16
Yorum
29
Beğeni
5,0
Puan
1266
Okunma

Yoktu yüzü sır bildiğim gizemin,
Tezahürü sadece ılık bir rüzgârdı
Biçimlendirirken eş güdümlü sesini yüreğin
Uzağında kaykılan bitap bir varlık ve
Adı sanı olmayan,
Kim bilir neyin nesi…
Sancıları vardı sanrılarımın,
Top yekûn gördüğüm son izlekti
Koyultulmuş göğün çağrısını mırıldanan,
Tefekkürdü aslında tüm olan biten,
Susup hürmet etmek kadere
Niyazında biçimlenen umutların.
Bağnazdı çoğu insan,
Çoğu kopmuştu zamandan ve mekândan.
İzafi ne gibi bir ölçüt ise
Uzağı en yakın kılan.
Mahremiyetin saklı varlığı iken aslolan,
Çağırdı bir ses uzaklardan
Başucuma konan bir güvercinin taşıdığı
Haberle…
Hadi, çabuk ol
Bak, geldi vakit
Susma artık görmez misin,
Bir sen kaldın gözü açık rüya gören.
Uyan ve bırak kamaşsın gözlerin,
Sanır mısın ki daha çok erken?
Ve fısıldadı son kez
O gaipten gelen ses:
Silkelen hoyratça
Ve un ufak et o öfkeyi
Kim taşıyorsa kınında.
Söylemi bıçak gibi keskindi bilinmezin.
Tahakkuk eden son bir serzeniş belki de
Düşen payıma.
Pamuklara sarılı uykumdan uyanmak olsa da
Tek çare,
Kitlediğim kapının anahtarı belli ki
Geçmişti meleklerin eline.
Son kez baktım gökyüzüne
Yalıtıldığım o dünyanın garip mizacı
Bir kez ruhuma olmuş iken yoldaş,
Oysaki nasıl da sırnaşıktı öncesinde gidişat.
Dilimde dualar sığındım varlığına;
Başımı dayadığım tek sırdaşım
Yol vermiş iken kötülüğe
Mademki miadım dolmadı
El vermekse,
Son kez dokundum aksime
Görmezden geldiğim ne varsa
Kanatlanırken sesini duydum son kez
Gözüm açık gördüğüm düşün son imgesi.
5.0
100% (25)