51
Yorum
88
Beğeni
5,0
Puan
3771
Okunma
Bir adım ötemde atamadığım hüzün buharı
Soluk tenimde saklı rengi
Bir yudum sevdada boğulduğumdan beri
Bu elem bu cefa
Yürek yanığı deneni gelip bir de bana sor.
Ne öfke var dilimde ne de sitem bağrımda
Gündönümüne rast geldiğimden beri
Görmez oldum gün yüzü;
Sükût sanma ki ikrardan,
Şükür ettiğim kanaatten
Nizamı serkeş kaleler sanma ki israftan.
Hüznü yarıladı sağanak
Ömrü tamamladı diğer yandan
Kapıştı şeytan ve evren.
Öldürüldüm günbegün
Haramdı gıybet ve nefret yüklü tezahürü beşerin
Gönül düşkündü aşka hem de ezelden.
Gizemi belki de ayracı ömrün
Hele ki yitik sevdalar düş bildiğim
Garip mizacın hem de nasıl, kabul et gönül
Yüreğin sevmeye olan özlemi değil mi,
Hele ki girdabı belki de o yaşanan o bedelli sürgün.
Yetmedi yetemedi hiçbir katresi
Silmedi de gözümdeki yaşı
Günlerden bir gün, diye başladı hikâye:
Gündönümü gönül seğirtirken acemice:
Gıyabında süzülen üç beş cümle:
Ha bugün ha yarın, demek kadar yalın
Süzgün bir ömrün kim bilir kaçıncı perdesi
Elimde kalem yüreğimde hüzün
Cebelleştiğim ne varsa günbegün.
İnancı baki kılan tek gerçek
Gerisi teferruat inan ki.
Sırdaş düşler tek teselli
Kıyısındayım ömrün belki de çok uzağında,
Külliyen yalan aşk denilen
Girdabında verilen hükmün
Alabildiğine sancılı ölüm:
Yaşarken gömülen hislerim,
Görmezden gelinen perde arkası benliğim
Demlenirken usul usul.
5.0
99% (74)
4.0
1% (1)