2
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
1105
Okunma
Yaşamak ne çok şeydi
Eksik kalmış
Karanlığı kuşanan çerçevede
Söndüğünde ay
Yıldızlarla tamam olmamış gökyüzü kadar
Ve sen tüm parçaları tamamlayabilirdin
Bir bütün olmasaydın eğer.
Gamlı bir gezginin
Ezgileriyle oyalıyordun kendini
Geldiği uzaklığı bilmeden
Çoban ıslığıydı gülüm kulağına değen o hoş nağme
Tahta bir kaval gibi kırılıp
İkiye bölünen geceden.
Çok zaman önceydi
Yüzünde kayboluşum
Sesimde yağan kar sessizliği
Çaresizliğimdi
Aşktı bütün suslarımın gizi
Seninle kuşatılmış çemberde
Yıllarca sürdüm kalbimin izini
Bulduğum bir rüya bitimiydi
Dudaklarının alaycı kıvrımına sokuldum
Ve zehirledim kendimi seninle bir akrep gibi
Verilirken selalar mevt-i kadimine aşkın
Kefenlendi içimde sevgili vefa ile yadın
Nefret dolu bir söze bile değmezdin sen
Aşk dedi konuştu dil
Tutuştu gönül mabedinde binlerce kandil.
Şimdi bir gerçekle yıkılabilir şehirlerim
Ve kurulabilir boş bir sayfayla yeniden
Şiir krallığında yaşıyorum ben
Dilersem bir kuğuya dönüşebilirim
Yüzdüğü gölün sen olduğu
Dalabilirim derinlerine gözlerinden
Işık gibi giren
Tıpkı bir evin penceresinden.
Her düş bitmediği surece gerçektir
Ama ben umutsuzluğu aşıladım kağıda
Yağmurların hiç dinmediği bir sokak var krallığımda
Kimselerin olmadığı
Gidip ağlamak için tükeninceye kadar içimdeki sen.
5.0
100% (10)