9
Yorum
19
Beğeni
0,0
Puan
2128
Okunma

su prensesi
parantez içinde ikiz anlamlı gece
boş kareleri siyahlar doldurmuş
denizin laciverti
yakın zaman çizgisi üzerinde
...
her ne kadar kandırılmış olsa da kent
düşük yapmış yalnızlıkların arasında
kavgayla düşlüyorum seni
pencerede yorgun uzaklara bakan
mektupsuz bir kadında gördüğüm
o anlamlı acıyı kavradığım için
suç deliline ihtiyaç duymuyorum
afişler boyu yazdığım imla hatalı aşk
kendimi sana ihbarımın tutanağıdır
bardağıma dolgun kızıl düşler
çayın taze gözlerinden döküldü
tütünlü gri öksürmelerle
derin nefes aldığım havada
sesinin kokusunu çektiğimi bilmelisin
kapının eşiğinde hayali adımlarını
aklımın ahşabında yürütüp
odanın derin kavuşmasına getirmek
adamlığımı hatırlattı
ki her düştüğünde
elinden tutup kaldırmak
göz ağaçlarıma tuzlu yağmurları
kana, kana içirmem demek
yırtılmış pankartlarda
eğri büğrü düşmüş harflerle
onca insanları severken
yüreğimden seni gösterip
işte
sizleri bunun kadar seviyorum deyince
içlerindeki çocukla sevinmeleri
nasılda koşturuyor ruhumdaki kentleri
yok
hiç alışmadım sana
ezberlemek
sığıntı olmak bildik aşka
ben seni kimsesiz sevdim
zeka seviyesi deli bir aklın
uçurtmalar salmış göğünde yani
hani kar kuşlarından öte
buzul çağı kavramlarla
etime, etime basarken dondurucu özlemini
uyanmamış mevsimlerle karşılaştım
eylül dedim
temmuz dedim
şubat dedim
nisan dedim
hiç hesapsız
doğaçlama, bilmedik
tanıdık resimler beklemedim hiç
yabancı haliyle fotoğraflara baktım
sahipsizler dükkanında
camekanda duran tozlu suretlerde
nasıl kaybettim kendimi bilmiyorum
hiç aramadım zaten
bildiğim tek şey
hep sende olduğumdu
limana her uğradığım vakit
gömülmüş gemi cesetleriyle
rakı kokusuna batmış balıkçılar
martıların şarkısına ağlıyor
cebimde sana dair ne varsa
kırık ayaklı masaya koyup
bağdaş kuruyorum gözyaşlarına
kimsenin kimseden beklentisi yok
paramparça hatıralar karşı kıyı
ortasında dımdızlak acılarıyla
İstanbul bakıyor yedi gözüyle
sonra toparlıyorum senleri
bir aşkla cebime koyuyorum
usul dağınık bütün herşey
sırtımın yanağından öpüyor
bitmek kusurlu bir ölümdür
ben asla bitmedim sevginde
bulutlarda armoni renklerle
yeraltı sözcüklerle düşledim seni
şiirler yazmak şairliğim değil
olur olmaz sana sevdalanmam
kanıksadım çıraklığımı
en usta aşkların kanamasıyla
çoğul oldum işte sana
tek başıma kalabalık sevdim
tarih öncesi kadar
tarih sonrası bir ömür işte
başı bozuk yanlarıyla
sevdan bende
bir sendir
iki sendir
üç sendir
...
bilmiyorsun
yüzyıllardır saçlarında saklanıyorum
sakın tarama sevgili
düşmekten değil
kokuna hasret kalırım diye korkuyorum