1
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1081
Okunma
beliren gerçeklik yok
yok olacaklar için kurulmuş
eski mezarlıklara
yeni ölüler eklemekten başka
damlacıkların art arda dizildiği
bir yarıştı bin metre
dış gücün saatleri çırpınırdı
içeriye sızan harf tomurcukları
ve gözlerimizi kapatınca geçen vakitler
duyulmaz olurdu bazen
saten suya ağırlaşırdı ağarıp
olgunlaşırdı zaman
kendi bilinmezliğine kapılıp
o sesin ilki
yer altınlarının sarı deliği
gün yüzüne çıkmayı istemediler
dövülüp yer değiştiren yeni algılar
bahtiyar ölülerin kuruyan ağzı oldu
ne söylese erişmeyecek
ne duysa hissedilmeyecekti
yokluğunu sonsuz bir dalgayla dinginliğe kavuşturan
lekeli boşluk
azalır mı acısı yiten günlerin
ey yarın
sen misin kapımı usulca çalan
ve beni benden eksilten amansız çağrı.