5
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1468
Okunma

Etkisi kalmamıştır
bir oda yalnızca
bir su bardağına hapsolmuş
açılmıştır kapaklar...
dışardaydık ve ışıklar utandırıcıydı
her adımda tanıyordu kaldırım
tırnaklar keskindi derim yumuşak
aylardan ne yada günlerden hangisi
incelmek kemiklerden
gülümsemenin işkenceye döndüğü
ağlamanın tatmin etmediği
yanmak yakılarak
Çok düğmeli bir elbisedir gece
yatalak bir hücredir yatak
verilmiş altınmıdır güneş
yoksa ateş içinde yangınmıdır
ne teselli olmak var
ne gariptir haps olmak
ellerimdeki çizgilerden içeri akar
dinlersen çokta geç kalmamıştır
beklemekten yorulmam neden
ne tuhaf şimdi
sarmaşıkların engeli
sabırsızlık ne acıdır
imkansızdır...
ve mağaramda yalnız ben
yalnızlıkla yarışır sessizlik
ağrıyla sesim ,sesim bir inleyiş .
aynanın kafiyesi
tek gözlü ve dikişli uçsuz bir yara
bağırır
kendi görüşünüşünden dikenli,
ve o kadar kanayarak
tüketir cehennemde yavaşça
doğrulurum kayıp yatak odamdan
bir cezvede fokurdar sıkıcı
ve ben her uyanışımdan bıkmış
bir bedevi...
sıkışmış yolculuklardır bahtsız ülkelere
sonsuzluk aciz sonsuzluk
cevapsız susan çaresizliğime
gülen hatta kahkalarla.
Kırmızı bir leke
hayatımın yayıldığı
aynadan korkuyorum
sayılar içindeyim kaç yaşındayım
yada kaç yıl anladım yaşamaktan
kırmızı yayılır
beyaz kaybolur
benim zaafkar genetiğim
kırmızı bir iz le vazgeçtim insanlıktan
isyan tartılarına koydum kendimi
hep ağır bastı şiddet
nefret kuşattı kırmızı kurdelalar taktı uzlaşmazlık kapılarına
yaramın üzerinde yaşadı diğerleri
yaram kadar çirkin kırmızı ve işe yaramaz.
Sakat bir gece ve çoğul korkularım
biçilmiş hiç bir şeye sığdıramam
ben dinlemedim
hayal gücüyle yürür dedim
oysa alabora olmuş gemi
ki ben yüzmeyide beceremem
suyun tadında bir arayış
Cam kırığı gün
damlar adımlarımdan ...
Yalnızlık ilimi
yalnızlık ikliminden bir yaz
öylesine üşüdümki
şimdi yanarak mükafatlandırıyorum ...
5.0
100% (7)