köşe başında yüreğini demliyor çınar
gölgesinde köknar
biraz umut
biraz da har
yürüyor hışımla bir deli rüzgar
uçurum yamacında iç çekiyor yağmur
birazdan çoçukların ellerinde oynaşacak çamur




kentinse etekleri tutuşmuş
gözlerinde melal
aklında bin bir çıkmaz sokak
ağır aksak
biraz da korkak
kaldırımlar yorgun
kaldırımlar mecalsiz
solgun mu solgun




karşı balkonda süryani bir adam
alt kattaysa madam
kibrin sultanı
burun kıvırıyor
fettan bakışları ile menekşelere
baykuşlar tünerken yüreğine
iç çekiyor geçip giden dünlere





içeride çocukluğunu bohçalıyor genç bir kız
babam bir cıgara sarıyor efkarı ömürlük
sofada üç göz hasretlik
dedemse şimdilerde ahretlik
gündelik hayat işte tam seyirlik



üç metrelik günah biçiliyor gece sefalarına
kara borsa güzellikler pazarlanıyor ulu orta
söylenmemiş sözler fısıldanıyor gecenin kulaklarına
zaman akıp gidiyor akreple yelkovanın kaburgasında



bir kadın ömrünü ekiyor toprağa
solunda bir tutam ağıt
gözlerinde özlem büyütüp
sinesinde acı gizliyor
üstünü örtüp



hayat işte
nefes alıp verme
ölüme çeyrek kala
gün sayıyor cemre
yeniden can vermek için geçip gidenlere