0
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
855
Okunma
ışığa takılıp düşündük
kapı önünde durup yoksulluktan
üç metre ipe onca çamaşır asan kadından
anne olmanın fedakarlığından
ve mecburiyetinden bahsettik
kısa bir an
dans ederken ayaklarını karıştıran dansöz
uyumlu bir çift güvercin gibi değil
yaralı kanatlarını gösterip kanayan tonuyla
hızla bilinmezliğe akan çaresizlikten
ağlayamaz bazen
bekleyen bekletilen bir yüreği
aynı anda bin parçaya bölen
kara gözlü çocukların algısında tutuklu
tatlı bir ilizyonun uykusunda saklanır fukaralık
ve gecelere pay edilmiş göğsünü
avuçlarında damıtan masum bekleyiş
tükenince harekete geçen ilk çağ aşıkları
beni sana giydirebilir
nefes almak için daha yukarıya çıkan
dinmek bilmeyen bu derin nehir.