3
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1203
Okunma

kadifeyi avuçlarken
kekik kokusu karışır soğuk ve şişik bir hamur üzerine
bir de saçların
buruşuktur göğsündeki ben
yüzün bi başka soğuk
bu akşam on dakikalığına dışarı çıkıp
geceye yürürken zaman
bırak çıplak kalsın çarşafın teninden
gün bilir yırtılmayı takvimlerden
saçların dökülür göğsüme
bir dolap gıcırtısı gelip geçer
sebebi açlık
bu kez açık, daha sakin olacağım
insanlar bu yüzden kaybediyorlarmış, geliyorum
yüzünü görsem yaşından aşacağım akşamı
tutup naif
sözlerin mandallanır mandallanmaz
dudakların titrek bir farenin gülüşü
mahallende sigara tüttürürken güzel kızlar geçermiş
deniz bu yüzden buralarda
mavi yeşil taşlar eğlenceli
göğün altında senden bahsediyorum
başından tutacaksın yılanı
delice severken aşkı, nefret ederken de silmeyi
eski bir külotla güzel siliyorsun göğsündeki dünyayı
cüzzamlı dünyanın diklenen manastır ilahisi bu hırıltılar
baldır aşağı kaçarken ışık
delice düşür topuklarından kuru deriler
yıldız sanıp kendini
neyse ki zevk vermiyor bu oda
terkedişten kalan damarımdaki kan, hayalin
iliklerime kadar nöbet tutar aynı resim
havaya sıkmakta kabiliyet ister
ağzındaki havayı
ağzımdan çıkalı reverans kılıklı birkaç söz
çay soğur, su utanır
mevzilendiğin yer de ateş gibi kıvrılıp, ağlarken
ne zaman ölmeyi düşünsem, kaşlarından vurulur Frida
ellerim yorgun turuncu
umut, bir başka gün
yüksek sesle okurlarken acıyı;
tabutlar ayrılık taşır, şiirler yalnızlık
5.0
100% (3)