23
Yorum
24
Beğeni
0,0
Puan
1604
Okunma
Üşüyen Allar
iğreti bakışlarına tutsaktı dakikalar
gidecektin sanki
emanetti duruşun
ürperiyordun
"kırmızı gülün alını " boyuyordu eski bir radyo
radyo tedirgindi
radyo allar içinde
söylesene
allar allandı mı
yok yok soğuk değil hava
soğuk bizim yüreklerimizde
hemen yanıbaşında orada alelacele
dar bir alan buluyorum
ekleniyorum yörüngene
gözlerin gözlerime tutulsun istiyorum
bak
görerek bak diye sufle veriyorum
inciler diziyor gülüşün
sen gelincik tarlasından geçmiş gizemli kadın
leylak kokuyor tenin
beri yanda genç sazende
"her gün ağlasam yeri var" diyor
söylesene her gün ağlayalım mı
birden her şey aslına dönüyor
kendisi oluyor bütün hayaller
ırmaklar kendisi oluyor
ova kendisi
kendi mecrağında gidiyor umutlar
ama
toprak yol yorgun
fakat yine de uzanıyor ayaklarımızın altında yürüyelim diye
hemen önümüze toprağı saramayan kökleriyle
yaşlı bir ceviz ağacı devriliyor
beride
kart ve çirkin bir çakır dikeni
batmak üzere tutuşan ellerimize
birden ırmaklara akıp giden yağmura dönüyorsun
denizlere ulaşıyorsun ummanlara
dalsam derinliklerine
biliyorum vurgun yiyeceğim
korkularım var
zıpkın ucunda bana karşı duruyorlar
hayallerime saplanıyor hayallerin
ne çare ki çok uzaktasın
ısrarla işte ısrarla
"bugün benim efkârım var" diyor sazende
söylesene bu efkârlar niye sahi niye
salsaydık keşke sesimizi asumana
gitseydik yüreğimizin peşi sıra
sana şarkılar söylerdim makamı uşşaktan
ya da
bir bağ evinin bahçesinde tutuşup el ele
öylece bırakıp her şeyi
unutup dünyayı
sat anasını dünyanın be
ah keşke sat anasını
"kırmızı gülün pürçeği /yâr önümde oynar köçeği"
yok yok soğuk değil hava
soğuk bizim yüreklerimizde
Şükrü BEŞİKTAŞ