29
Yorum
58
Beğeni
0,0
Puan
1789
Okunma
Serencam
beni yüzüme yüzüme anlat nar tanem
suçum ne bileyim
yarım kalmış öyküleri seçiyorum hep
uçurtmaların iplerini koparıyorum ellerimle hani doyamayız ya şu özgürlüğe
bütün tevatürleri atıyorum sayfalardan
gülistana uğramışlığım var elbet
ve şunu iyi bil ki
yaşama gücü veriyor insana karşılıksız iyilikler
gece çığlık çığlığa yine
bir kadının billur düşlerini yiyor acımasız ademoğulları
Tarlabaşı’nda
izbe bir handa kahrolası karanlıklar bitmez ki
yeryüzünün ilk aşkı ne zaman yaşandı ki
yağmurlar yağınca mı
yoksa toprak kokusu yayılınca mı
nar çiçeği gülümseyince mi
ya en son ne zaman coştu yüreklerimiz
delimsi suların peşinde
bir tükünün eteklerinde susan mızraplarda
eğer bunlar olmadıysa yaşam ne çekilmez ne acımasız bir bela
adamlar zor da olsa ocağa odun taşıyor tencere kaynasın diye
bakımlı bakımsız kadınlar alışveriş telaşında bazen ayna karşısında
çocukların dünyası çok renkli
okula gitmek oynamak koşmak gülmek ve uyumak gibi
şu an bir cigara daha yakıyor tiryakinin biri
yüzlerce yolcu az önce Ada vapurundan indi bile
biliyor musun nar tanem
dünyanın didik didik edilişine aklım ermiyor bir türlü
şu amansız egolar kibirli kibirler art niyetli savaşlar zamansız yitip giden yaşamlar
ben de elâlem gibi yaşıyorum işte
aslında her şey ama her şey varla yok arası
bir sabah kalkıyorsun ki
bir varmış bir yokmuş
Şükrü BEŞİKTAŞ