8
Yorum
25
Beğeni
0,0
Puan
2679
Okunma


Dumana, soğuğa ve ateşe…
Bağrımı deşerken
Gün doğdu, kavmim kıt kanaat
Selam götürmez bu kuşlar gurbete
Vurgun yeri kalp dedikleri
Bilmezdik kan mazotudur ihtilallerin,
Gördüler, hem de ne görmek analar
Beride acılardan katmer eyledi nasırlı eller
Ekmek öyle azizdi,
Halîlullah sofrasıydı etekleri
Gül kokardı tenleri
Toprak sevdalıydı canlarına
Güngörmezlerdi
Bu kırgınlık, hamuruna iblis tüyü düşmüşse kardeşin
Suçu ne dünyanın
Menfaat değirmeninde insan çok ucuz
Yiğitler peşkeş çekilir namerde
Yaşamaktır, öyle yaşamak, kavgasız
İnsan diler yağmuru, onlar gökyüzünün gözyaşları
Bir mavi kubbe, Allah’ı aramak gibi
Sofi der ki O her yer de
Ve daha birçok burç, sema ne çok kat
Öyle bir murat ki, bu dünyada onurluca yaşamak
Hasret bulanır hecelere
Kelam susuverir bir an
O nazlı gelinlerin elleridir melekler
İnanırlar meleklere de kötü çocuklar
Hey ki, hey, karlı dağlar ulaşır lale şehrine
Gül teninde hicran giyinir sevgililer
Ağır giyinir acılar, anlamaz çekeni kimse
Bıçak yarasıdır, kabir toprağında her bahar açan çiçek
Koklarken sevdiğini arar ruh
Duyar mı düşlerini acep, namuslu gözlerinde
Yıldızlardan kayıp parmak uçlarında kımıldanırken aşk
Şiirlerini çağırır yoldaşların
Uzaklarda pazardır yangın yeri nefes almak
O pazarda elmastır elleri
Çöl de serap gibi akıp giderken
Eyvah ki, eyvah, selamsız kalır şehrin fukaraları
Bir sobada cızırdar kalbi peygamberin
Cümle âlem sadıktır aziz ruhuna
Ruh ki, ne tatlı elem çeker
Yutkunur tam da iki çiçek göğsünün ortasında
Kalbi misktir, gözleri ceylan
İncir suyudur mübarek, toprak içer, içer, içer…
Toprağı deşseler, ah toprak, miadımdır çatlayan yerlerim
Damarlarda akan kanın vahyi ölüm
Çirkindir çocukların gözlerinde var olan hayat
İhtiyaç, ekmek kadar, namus, aşk, okumak
Abeceden kalmıştır buğday kokusu
Tarihi pek de hazin, coğrafyasında nehri Murat
Medine’dir karşı köy, köy de yiğit erler
Nar gibi çatlar alınlarında korkaklık
İmanla gümüşten parlak sesleri
Hey ki, hey, uyanır uyanmaz öper bakir ellerini
Ah süt ki utanır, memesinden akarken göğün
Elleri öpülesi, ne çok bilinmezdir
Akşam duvara çarpar sesi yalnız duaların
Ağarır odaların tavanları
Saçlar ağarır
Kireçtir bir gün, bir gün derdi mahreç.