0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
691
Okunma
kırılınca vazo
elimdeki çayı yudumlamayı bıraktım
öteki çiftinden bayağı başkaca
titrek, ürkek ve soğuk parmaklara baktım
çayın demini ağzımda keyiflice gezdirirken
gözlerimin buğusuyla ta geçmişe daldım
ne kadar da zormuş bu üzerimdeki takımla
ayağımda bana tamamen zıt, aykırı ayakkabıyla
önce durdum öylece, sonra da durdum aslında
donakaldım
kırılınca vazo
şöyle bir başımı çevirip de oturduğum yerde
hani derler ya boş boş etrafıma baktım
hani hafıza kaybından az önce düşmüş de
şimdi zor zahmet ayağa kaldırılmış gibi
ve sonrasında kimsenin onu fark etmediği
ama aynı sofrada saatlerce beslendiği gibi
eğildim usulca kürkümü oracığa bıraktım
sonra çıktım balkona uzun bir cigara yaktım
vakit geceydi, ya bu tek hatırladığım şeydi
adında da sanki bir ’’y’’ harfi var gibiydi
güldüm keyiflice, sonra üşüdüm geceyle
elimdeki bir bardak çayla bu sarhoşluk
acaba damarlarımın haberi mi yoktu
ya da çoktan olanlar olmuş muydu
ve kırılmamıştı vazo
demlik bile demlenmemişti daha
elimde bardak da yoktu galiba
Zeki Müren ’’sana muhtacım’’ diyordu
galiba bu sarhoşluk bana ezelden geliyordu
soğuk da yoktu ve Bayan Y
ama içim üşüyordu
acaba kırılsa mıydı vazo?