15
Yorum
31
Beğeni
0,0
Puan
2473
Okunma


Acı vardı
Acıtan daim.
Kalbimin ağrıyan yanından tökezlerdim ölüme.
Ayrılığa dokunmuş bir mültecinin
Gurbetinden yazılırdı yokluğun.
Beni dümdüz eden sözlerin
Kulağımda mırıldardı kendini.
Affet sevgilim.
Ellerim üşüyor bu aralar.
Uyanamıyorum sabahlara.
Gördüğüm rüyaları hayra yoramıyorum mesela…
Göğsüme dar geliyor şehir
Saçlarım ıslanıyor boğazın kıyısında.
Az ötemde hasret türküleri söyleniyor
Meze oluyor dudaklarım ardın sıra…
Titrerdi bakışlarım her kış.
Yalın ayak yürürdüm caddelerde.
Saçlarım dağılırdı her rüzgâr geçtiğinde.
Ve her sabah sızlardı yaram
Aklıma s e n geldiğinde…
Köşe başında boynunu bükerdi yağmur
Islanmaya aciz kalan geceler
Hükmünü sürerdi yokluğunun.
Başka tenhalaşırdı İstanbul
Palyaçolar çıkmazdı sokaklara
Kimse de gülmedi sonra.
U n u t t u m bende,
Bir insanı sevmeyi
Hem de çok defa.
Sonra ölüm kış gibi girdi aramıza.
Ü ş ü d ü m.
Meğerse ne zormuş anıları musallada yıkamak.
Hatta iblis dalga geçerken yokluğunla.
Bir kere doğarmış insan
Bin kere unuturmuş ölmeyi.
Ö ğ r e n d i m.
Çiğ halimle basarken toprağa.
Ölüm vardı
Öldüren daim.
G i t t i n sonra.
Kim bilir kaç soba yandı,
Kaç sofra kaldırıldı ardından.
Belki de kaç şiir infilak etti duvarlara.
Şiirin saçlarını bırakmıştım ayaklarına
Gitmeseydin bahanesi olmayacaktı sonbahar
Üşüyen ellerimin.
— Gitmeseydin öpecektim ölümün alnından –
Amel defteri dürülmeyecekti omzumuzda.