5
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
1217
Okunma

Ey Aşk;
Esresini kaybetmiş bir Elif gibi,
Bir kelamın ortasında yapayalnız,
Ne kadarı ağlamaktan bu ömrün.
Ne kadarı sükuttan…
Ağlasam, ağlamak olur mu yine,
Bağırsam bağırmak…
Ey Maşuk;
Söyle bana,
Hangi gülün yaprağında soluyorsun hayatı.
Hangi neyin nefesinde…
Bir okyanus girdabıdır yüreğim.
Ben sana mey/lederken,
Sen kime Mecن’sun
Ve sonra bir keman sesinde,
Acıyor sözcükler,
Cümlesinden yetim kalmış bir harf,
Güllerin rüyasına girer.
Hayra yoranı bir ben,
Elimde gökyüzünden bir salkım yıldızla,
Kapına amele bedenimle gelmişken.
Devlet-i Ali’ye den kovulmuş,
Birkaç bilinç altı sözcükle,
Beni yere vurma aşk.
Ey Aşk;
Zamanın koynunda yatıyorum,
Çırıl çıplak soyundu gözlerim kisvesinde,
Yandı ellerim,
Atlılar su içiyor bedenimde,
Bir yudum aşk al ağzına,
İbrahim’e yardım imanı,
Boynum kerametli kılıçlara uzanmış,
Secdeye giden alnımı öperim her akşam,
Yüzün misali,
Boynun desem,
Biraz yeltensem,
Taç mahal kifayetsiz kalır.
Bir balık,
Bir martıya vurulur.
Katiline aşık kurban gibi,
Ömrümü adarım.
Ey Aşk;
Dudaklarımda şiirden yaralar,
Dudaklarında gemiler yüzer,
Bende şairdim,
Bir şiire düşmeden.
Uzak koyma beni yar,
Dişlerim dudaklarımı vurmadan.
Nöbetçi_Piyanist