2
Yorum
18
Beğeni
0,0
Puan
1834
Okunma

yaşadığımız kadar öldüğümüz bir türküdür hayat
...
sarı sıcakta demlenmiş bir çayın hasretiyle
bütün ihtimalleri bir bardağın sıcağında topladığım
yarı baygın kentimin sokaklarında yetimdir şimdi sevdam
sol yanımın dağlarına çıkıyor eşkıyalığım
bir kolum krizantem bacısı sevgilim
bir kolum Diyarbekir mektupları biriktiren şair
üstüm başım kenger istikametler yolculuğu
sakallarımın arasından kızlı oğlanlı isyanlar düşüyor
eski yalnızlıkların siyah beyaz fotoğraflarında
ucu yırtılmış sevinçlerin suskun gözlerindeyim
birazdan kasım yağmurları doğuracak
ıslaklığıyla birlikte duvarlara sıvanacak bedenim
ayrılıkların tarif edilmez düşkünü takvimler
bir, bir koparırken güne sarılmış acıları
dışarıda zemheriye hazırlanıyor ters istikametler
bağır çağır sevdalar uyutmuş bu kentin kaldırımlarında
çocukluğumdan kalma sessizlikler dolaşıyor
kedere bir kilo rakı gömen sancılar adına
yıkıntılı resimler çizen ressama benziyor gece
buruşturulup atılmış kağıtlardaki şiirler
dibine kadar batmış bir şairin sorgulanışı
ve kentin içine kaçak martıların sesinde
kaybedilmiş anonim çığlıklar sığınıyor
geride kalan yelkovan ve akrebin koşması
hiç bitmeyecek yolculuk gibi vakit
tutulamayan aşkların kopması şah damardan
bittiği yerde kalmış bitmesi gereken ne varsa
...
kırık şiirlerin şair olmayan kaleminden hayat içiyorum