3
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
1073
Okunma
’’ kim vurduya gitmiş olamaz aşk
güne uyandığında toprağımız ’’
ve sen gidiyordun
titreyen bir günde
ben kalıyordum
köle pazarında kimsesiz
çünkü yapraklar en çok üzüldüğü yerden kopuyordu
çünkü büyük yalnızlıklar umudun kırıldığı yerden geliyordu
yağmursa yine yağıyordu
su taşkını
sel baskını
seve seve boğuluyorduk
çünkü biz kadere inanıyorduk
çünkü böyle diziliyordu merdivenler üst üste
her basamak bir öncekinden kaygısız ve rahat
kısma sesimi
gökyüzünden bir kuş uçtu kalbime
ninniler dinleyeceğim daha anamın ağzından
solup gidecek kederi sonbaharın
yaslandığım buz gibi duvarlardan ayrılacağım
doğmadan ölmenin acısına ağlamayacak gözlerim
bu kasım doyacağım adamakıllı
yani kal
ben sana inanmayı seçtim
göğsünden koptuğum günde dirileceğim