3
Yorum
14
Beğeni
0,0
Puan
1508
Okunma
ki ben
bir hasat mevsimi daha büyüyeceğim sana
s’ağır kalırsan
küs öleceğim bütün sabahlara
açılan bir kucağın zamansız kapanması gibiydi hayat
bu öyle bir his ki
aidiyet duygusunun olmadığı
ışık hep en karanlık yerinde duruyor şehrin
ve damla
hep olmadık zamanda değiyor toprağa
bir hayaldi yazılan mektupların ucunda tüten
bir de eylül kaldı aklımın izbelerinde
saçlarıma dolaşık
ağzı yüzü yırtık bir resim
tırnak ucu
bağrımı yırtan
iğne deliği
ilmeğin geçmediği
dahası eskimiş bir yama
ömrümü boğan
düşün içinde olgunlaşan ateşti
sen görmüyordun
suya doymamış toprağın çatlaklarını
nasıl kanıyordu yara
kabuk tutunca içten içe
bir kent daha düşleyeceğim ikimiz için
üzülme
bilirsin ki senin için duruyor akan sular
senin için dağlar devriliyor
ovalar yeşeriyor
ardı sıra
bilirsin ki sen yoksan
bir yanım noksan
hadi kaldır başın yerden
farz et o ben değildim
bu akşam giden
zamanın durma noktasıydı
inandım ve yandım
sesim düştü
çığlık çığlığa
bir kuş uçumu
say ki düş kurumu bu
bağ bozumu
usandım
çünkü güncesizdi kayboluşlarım