6
Yorum
17
Beğeni
0,0
Puan
3406
Okunma

dağların kundağına sarılıp
eşkıya ağlamaları örttüm gözlerime
kirpiklerimin uçurumunda
yağmurlar,kar suları
karanlıkla kapattığın saçların
yıldızlarla dökülüyor üzerime
göğün suretinde dolunay
bağır çağır
kimseler beni duymuyor
dağ evinin duvarına tünemiş gece
heryer pus basan mevsimin göçeği
aşağılarda asılı bir yol var
yolda gelmene ant bir asfalt hasretim
şafağın elleriyle geldi yüzün
yanaklarından akan Fırat’ı içtim
içtim kana kana
yokluğunun kuraklığından
soyuna soyuna
toprak damlara göçüyor rüzgar
sınır sınır kapatılmış çocuk sevinçleri
köylere kanatlı küller
ve sevdan Madımak içimde
soğuk kör etti usumu
alnımın doğusunda
daha ninni söylenmemiş bebekler
Maraş dinsiz yanım
Ortadoğu sahipsiz toprağım
ah ciğerparem
kanıyor kuzeyden esen yel
fırtınaya binmiş
şair ceketli çocuğun türküsü
araya düşen kirli bir kimlik yazgısı
utanmış olduğundan insan
yüreğine kanatmış sevdasını
sonunda bileklerini kestim ruhumun
akıyor kan sıcak sıcak memleketime
dayanmasına dayanırım akar kan susarım
dayanılmaz olan sana açılmış yaralar
işte buna sabır bıçaklar
vururum kendimi
kendimdeki firar seni