7
Yorum
25
Beğeni
0,0
Puan
1491
Okunma

iyi geceler tüm gecelerine
...
payımıza düşen sonbahar ayrılığı
aramızdaki boşluğun adı eylül
kurumuş yaprakların dağılışı biz
biliyormusun
ağlamadım hiç
utandığımdan değil
yağmuru bekliyorum
kenti yaran derenin yoksulları martılarla
en detone şarkıları çığlık yapıp
suyun üzerine şiirler yazıyorum
dağılıyor sözcükler
unutuyorum herşeyi
bir tek aklımda şımarık sen
usul usul tütün basıyorum yaralarıma
karşı evin balkonunda sarmaşık
masada rakı,bir adam bir kadın
sokakta çocuklar
sahilden bata çıka gelen insan uğultusu
bitmiş yazın üzerine cila yapıyor kalabalık
bir ben yalnız
birde derenin ucundaki dağ
biliyormusun
içimden sırılsıklam mektuplar yazmak geliyor
ellerimde
kağıttan kayık içinde bir tutam saç telin
sigara paketi ve kalem
küçük küçük mektuplar işte
karmakarışık,düzensiz,paramparça
benim gibi
bu kent gibi
üşüyorum biraz
hava serin,rüzgarın sesi çıplak
ama üşümem dışıma vuran tabiat değil
içime çakılıp kalan yokluğun
biraz ısınıyorum resimlerinle
etimin her zerresi kokun
çakmağın alevine kapıyorum gözlerimi
kulaklarımda vapur düdüğü
dereye düşen sokak ışıklarıyla
açıyorum yeniden
suyu okşayan ayın elleri
ellerinin beyazına dönüyor
gömülüyor yanağımın çukurlarına
acıyor yüreğimin çocuk yanı
acıyor düşlerimin zamansız yaraları
kıyısı limanlara mezar bu kentin
sahipsiz bir meczubu olup kalıyorum
ne isim,ne adres,ne kimlik
şimdi
ardın sıra yazılmış bir dip notum
duvarlar tanımaz beni
kitaplar bilmez
oysa
hayallerine resmi tutanak olup
bütün kamuların dosyalarında yer alacaktım
sen boşver
kurşun gibi ağır bu hasretin neferiyim
zulada anılar
heybede sensizliğin sen halleri
artık susarak seni yaşamak bir eylemdir
kapanır perdesi göğün
başlar çocuklarını toprağa azat etmeye
sürgün biter
gözyaşlarım döner gözlerime
...