2
Yorum
17
Beğeni
0,0
Puan
1934
Okunma

şimdi suyun yüzüne dağılır ayın parçaları
ağaçların gölgelerini giyen toprak
karıncaların vedaya hazır yorgunluğuna soğur
acır ilik ilik yorgun hayat
pencerelerde sonbahar resimleri
kırılmış sevdalar yüreğin kuytusuna saklanır
bacakları karnına çekilmiş yalnızlığın hutbesinde
uzağın çarmığına gerilmiş sevgilinin olmayan saçları okşanır
dağlara şehirlerarası tek kişilik acılar asılıdır şimdi
geçen otobüslere el sallar kavuşmalarıyla
uçurum çiçekleri işlenmiş türküler yazılır duvarlara
ışıkları söndürülmüş kentlerin sahipsizleri uyanır
boğulur tek hücreli kalmış yorgunluklar
bağır çağır sesini uçuran aşklar duyuramaz ahını
umut ettikçe umutsuzluğu çektiren sabırlar düşer dillere
bitmez bir yıkılıştır depreme baskın yemiş ömürler
aynaya sövdüklerin kendinde vurgunlar doğururken
aklının heyelanından düşer pişmanlığın küfürleri
dolup taşarsın yalanlarla kaybolmuş doğrulara
özünün ateşinde demleyeceğin taze bir yarın bulamassın
şimdi bin insan ölür bini doğar arzın felaketlerinde
solukları mezar taşlarına çarparak göçerler apansızca
ecelli ecelsiz yaşama bırakarak çoğalmamış yanlarını
hep aynı sözlerle anılıp unutulup giderler zamansız
kahır vuran kederli saatlerin rakamsız takvimidir son
baki olmayan günlerin bittiği yere gömülür geride kalan
...!