6
Yorum
25
Beğeni
0,0
Puan
1712
Okunma

göçe sürgün kavim sevdam
üzerindeki eskimiş ağustosu çıkar
yaprakların ölüleri
suların tabutlarına düştüğü vakit
eylülün hüzzamını giyeceksin
sanırım
yağmurun sesi bu
bulutların karasına sıkılan buğu
kurumuş gözlerime
yaş doldurmaya hazırlanıyor
...
denizin serin nefesine karşı
tutuklu düşler dizelediğim
tütün acısı yiyen bir deliyim
bağırsam
kayboluyor sesim
sokaklarda dağınık yüzler
bende sureti kayıp bir sevgili
yüreğim mi acıyor
yoksa vedalar mı kanıyor ruhumda
bilmiyorum
tenimin zifirisine değen otomobil ışıkları
ve tahta masada duran çayın rengiyle
yoksul bir türkü salıp sahipsiz dudaklarıma
dalgakıranın sularla sevişmesini izliyorum
acıyorum kendime
acıklı görünüyor ellerim,ayaklarım
mahur bir yalnızlık büyütüyor dertlerim
çocuk olup avucumun içine saklıyorum yanağımı
yine bağırıyorum
yine kayboluyor sesim
üşüyorum sığındığım sorularda
sımsıkı sarılacağım bir cevap bulamıyorum
karantina altı kent
ibadet eden aşklar
ayrı istikametlerin dinlerinde yabancı
içeri çekilmiş havari kalabalık
yerini putlaşmış bir sessizliğe bırakmış
bulamıyorum karalanacak kelimeler
şair bir mevsimin orta yerinde
dımdızlak harflerle bir başıma kalıyorum
kentin sislerine kurşun basan hüzün
teneşir mektupları yazıyor aklımın duvarlarına
kirli taşın üzerine yitikliğin resmi çizili
ve kar sularıyla gömülüyor bedenim
bir benmiyim
şu caddelerin zatürresi
iliklerime geçmiş romatizmal korkular
nasıl olurda bu kadar ağrıtır sevdamı
tenteneleri deminden kapanan denizin uykusuna
kentin bütün sancılarını kusuyorum
balıkçılar ağları alkollü esnemeyle atarken sulara
bir benmiyim
kıyıda uykusuzlukla dövülen
detone şarkılarıyla martılar içiyor ömrümü
gamzelerimin çukurunda bir kadının dokunuşu
gülümseyişimi ağzımdan yırtıp
onun dudaklarına gömüyorum
sonunda zikire duruyor kayboluşum
eli ayağı çekilmiş sözcükleri
kentin kulaklarına dikiyorum
kaçıncı saklanışım bu
kaçıncı kaybedişim
ne iklimler yıktım
ne düşler öldürdüm
bittiğim her vaktin sonunda
yeniden dedim hep yeniden
yinede beceremedim
ve boşvere geldim
artık şu kederli kentin düşkünüyüm
acılar soğumuş çayımın tadı gibi
dilimde kangren bir sevda
üzerimde kırgın bir kadın kokusu
darp edilmiş ruhumun kapısını örtüyorum
dışarısı apansız
dışarısı kör
dışarısı kimsesizlik
ağır başlı pişmanlığımıda alıp
matem boyalı suslara gömüyorum kendimi
hoşçakalın şiirin ağıdına onur kelimeler
kent,deniz,yalnızlık,çay,kendim,sevgili
merhaba suskun gece
merhaba eylülün ilk yağmurlu hüznü
merhaba
...!!!