11
Yorum
22
Beğeni
0,0
Puan
2901
Okunma

kartpostallara yatırılmış kentlerin
içinde dolaşan insanlarıyla anlatın bana eskiyi
bugün değil
dünün soluğuyla üşüyen sokaklar olsun dilinizde
dağılmış çocukluklar oynarken birikmiş acı sularında
yüzü gözü kirlenmiş bir işçinin yorgunluğunu sokun ruhuma
yenisiyle anlamak istemiyorum hayatı
bana tozlanmış düşlerin kırılmış canlarıyla gelin
saçları yolunmuş bir aşkın çığlığını görmek isterim mesela
hala duyuluyorsa sesi ,hala rüzgara çarpıp düşüyorsa havaya
işte bu aşktır demeliyim
ama eski bir sevdayla gelin bana
kartpostalın soluna yatmış ayrı istikamet aşkları bulun
denize sıfır eski limanı uykusundan uyandırın
göğsünü delip delip giden gemileri anlatsın bana
kaç uğurlama öldürmüş kaç yağmur kurutmuş gözlerde
ve kaç turna göçüyle selamlamış göğün yollarını
tarifsiz bir zamanla dağılsın limanın uykusu
geçmişe dair tüm yosun kokularını duyumsatsın bana
dağılmış bir kitabın sararmış yapraklarından okuyun hayatı
nemlenmiş cümlelerin arasına yatırılmış öyküleri ağlasın aklım
pencere ardından camın buğusuyla hayatı keşfeden genç kızın
ve sokak aralarında kavgayla bilenmiş delikanlı geçmişler olsun
biraz kendim, biraz o, biraz biz verin bana
eskiye dair umutlarla aşk kurayım ruhuma
yenilenmiş vefasız haliyle değil
dünün siyah beyaz sadakatiyle büyüteyim sevdayı
bir geçmişin düşüne çizin beni
eskiye dair cümleler olayım şiir pazarında
üzerine orta çağ giymiş kadının dizelerine
dağılsın harflerim
ve eski bir su yatağı olsun yüreğim
ne olur söyleyin ona
milyonlarca yıl öncesi yağmur olup
yağsın tam ortasına
düşler büyüsün
büyüsün yarın
işte o zaman eskileri atın hayatın uçurumundan ...