1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1177
Okunma

ömrü sırtında iten zamanın eli
bakraçta köpüren çocukluğumun uçurum gözleri
uçurum devinde ürperen sam yeli...
anla ki kuyuya düştüm
âmâ sesim deki hak’ir sızıydı
sırtında çürüdü sâv mendili
kıblesine secde ettim insanın
yıkık alnında ay kırığı
şavkı kırılmış ol rengiyle kararan bahtının
anla ki yüz kırığıdır yaşamın
sevdaya diktim yamalı gömleğimi
sır ipliğinde geçtim zamanın
yırtığına bir damla aşk serptim hayatın
sır döküldü gecenin karnına
geçemedim bir damla suyla kararan yarına
tanrım! dünyan batıyor insanda
şu dünyana bir ayette aşk atsan,
ateş ucunda yanıyor ömür
döndükçe kül düşüyor yerle yeksan..
gâm-ı keder ipine boncuk boncuk ömür düşüyor
muhabbettinde sus sürüsü
sır aralığında çatlayan mahzûn sabır örtüsü
anla ki artık aşk ağzımda üşüyor...
ölümün soğuk kokusu sararmı kökü kuruyan insanlığın
iyilik denizinde kin dolu balıkların
bir kefen daha biçer sâdık terzin
dünyan ölüyor tanrım
bin aha sığmaz yarının...
/yüksel batu
5.0
100% (6)