6
Yorum
28
Beğeni
0,0
Puan
2750
Okunma

aşk
ah yırtılan duvarların
zemheri dağılmışlığım
takvim yaprağı
kucağına alarak özlemini
karşına tünemiş
pencerenin buğusuna kopuyor
kopuyor canımdan yokluğunun ağrılı ahireti
ahiret
duasına mum aleviyle umut ettiğim
gözlerinin gece toplanışında sırat
aşk
çocukların sattığı düşlere
uzun saçlarınla kavuşma düşüren
dudak arasından ağır bir rüzgar ıslıklayıp
arka bahçeme bağdaş denizi yüzüme vuran
vuran aklımın dalgalarıyla sokağın kaldırımlarına
şimdi trenler bir bir kaçışıyor
kentin olmayan raylarının gecesine
trenler
gözlerinden akıp giden eylül koparan yağmurlar
nisan büyüten ıslak ağaç dili
sulara ve sulara düşen kuru yaprak trenler
aşk
caddeye karanlığın rahminden düşmüş
yalnızlığımın kekeme sözleriyle görüyorum
tenime giydirip kokunu
elimi acıtıyorum
aşk acıtıyor
acıtıyor tenime giyinmiş kokunu
yıldızlar birer korkuluk bulutlara sağılmış
arkama düşen perdesi örtük uykuların esiri hayat
hayat
özlemine tek kurşunluk intihar umudu
göğsüme çapraz fişek asfalt siyahı
siyah
olmadığın bende bir renk
renksiz bir suyun çürümüş durgunu olmayışın
olmadığın kadar ihtiyar zaman
olmana yemin bir bebek doğumu ihtimaller
ve ihtimal bağıra çağıra dizlerine dağılış masalı
aşk
uzak bir bilmediğim
kitapların arasına dağınık gözlerin
gözlerin bir yusufçuk kuşuna kanat
kanatlarında meczup göç zamanı
zamana ayakları yalın basan bir uzak
uzak aşk
iliklerine kadar hasret bulaşmış
bir haziran
haziran ölü uykular ayı
ve içimde sensizlikle üşüyen
kış acılı bir mevsim
kente küsmüş serin elleriyle yağmur
koyaklar asılı Bismillah ağrılı bir doğruluş
gökyüzü arzın kitabesine sürgün
sürgünde aşk fişlenmiş bir kuraklık
kurak yüreğimin toprağı
ellerim ayaz
düşlerim faili meçhul kayıp
kente küsmüş bütün kalabalık
yağmursuz bir liman eskiliği
eski toplayan bir hasret yüreğim
dudağımın etrafına çatlamış hasat
hasat kaldığı yerde kimsesiz
ahir bir şiir bendeki
sende tuvale düşmemiş bir hayal resim
ahir aşk
aşk ahir
yüzü koyun yatan sırtı çıplak kent
kentin tenine dökülen kuşlar
kente küsmüş deniz
denizin derdi
dalgakırana aşık dalgalar
fenerin gözleri bir sönüp susmuş
bir yanıp konuşmuş
ve cümleler düşük yanlarıyla
rehin almış hayatı
kent küsmüş dağlarına
dağlarda seni gördüğüm uzak sızım
toprağın dar patikaları arası
böğürtlen rengi
renginde gece
ve mektuplar
gönderilmemiş haliyle düşüyor dağın ellerinden
elleri ağaçlar
ağaçlarda son bir uzak
uzaklarda ah sen tuzak
birikti yine gölgesiz tütün
tütüne bulaşmış sensizliğin grisi
romatizma sancısı bir gemi üflemesi aklım
aklıma yolculuk bu kendime savaşım
geminin güvertesi yığın kimliksiz yalnızlık
aralarına karışmış bir iki ayrılık
birikti yine ciğerlerimde öksürük
öksürdüğüm ağlamaların ardı sıra güverte ağzım
ve güvertede bir uçurum şarkısı
martıların detone sesinden öksürüğe düşen
aşk
ayin tertiplemiş bir sığıntı
elim yüzüm ayaklarım gözlerim hu
koynumda iliklenmiş ceketin düğmesi sıkıntım
bir besmele çeksem dişlerimin arasından
tenime bir kitabın özsözü gibi dağılsa ruhun
anladığım kadarıyla hissetsem seni
avuçlarımda zifir zifir ter
kanayan bir dokunuşla acıktım işte sana
düşkünüm işte
duvarın dibine çökmüş yosma zamandan kalan
içimin dervişi paramparça bir arınma
koşun aşklar koşun
yüreğimde yangın
yangın tamda yangın
alev diyorum
alev sarmış kangren renklerimi
koşun aşklar koşun
söndürün ateşin ışıklarını
...
aşk
üşüyorsun bende
üşüyor haziran titreyişi
yalnızlığın kasıkları buz
aşk
kuruyorsun bende
kurumuş dallarının sonbahara düşkün elleri
üzerime ağır bir temmuz geliyor
kapıların önüne belenmiş uğurlama düşleri
mevsimin nem kokan yerinde
rutubetli bir aksamayla acıyorum
aşk
acıyorsun bende
düşlediğim sevdaya tecrit zaman
zamana ayak uyduramadığım aşk
sevgili
aşk yitirilmiş bir başlangıç
başlayacağı yerde umut
umudum sana kurulu
aşk vurur mevsimin güze devrilen yerinde
ve beklerim koynumda çingenenin ıslak elleri
bir rüzgarın soluna düşer ilk kurumuş yaprak
aklıma dayanır firari bekleyişim
sen olduğun atlası yırtarsın
denizleri yolları ezer bir vakit sağanağında
ellerinde vuslat
çıplak bir hasretle dayanırsın yüreğimin duvarına
aşk
bir yalnızlığın iki yalnızlık olduğu yerde
artık tekil kalabalığın rahminden düşer
biz adlı yeni bir düşün eteklerine doğurur kavuşmayı ...!