12
Yorum
24
Beğeni
0,0
Puan
2255
Okunma

eğilip toprağını öptüğüm o gün
kolunu omzumda hissetmediğimde
bir kez daha hissetmiştim
aslında hiç olmadığını
hissetmiştim de
asla konduramamıştım
kastın mı vardı bana
bak çocukluğum can çekişiyor
soykırım odalarında
farkındayım ruhumdan azade
boşa kürek çekmekte gönlüm
bazen hadi diyorum biraz cesaret
demir atmadan önce
sarıl bir geminin çapasına
ha gayret
aç ağzını girsin
bırak burnundan gelsin dünya
sonra sıkıştırsın zamanı isterse
eteğinin ateş pilesi
tabuta koymasınlar razıyım
ya da hatırlamasın kimse beni
bilincim açık
vaktin adı ikindi
doğduğum evdeyim
egenin akdenize kavuştuğu o yerde
umudum salkım salkım
aylardan birinin on birinde
lâl nehirler yatağı tenim
gözlerim susuz iki çiçek
gözlerim diyorum gözlerim
söylesene
daha kaç mevsim böyle
yokluğunu içecek
soluyorum anla
derken bir ürperti sırtımda
diken diken tüylerim
sen mi geldin
geldiysen üç kere okşa saçlarımı
fazla değil
geldiysen
üç kere dokun omzuma
kıyamam
yorulmasın ellerin
çoğunlukla sana inanmasam da
ki biliyorsun
ihtiyacım var inanmaya
eğer geldiysen
öpeme
dudağın yanağımı ıskalasın
geldiysen
kaysın toprağın
gideme
bari düşlerim öksüz kalmasın
hicran aydın akçakaya