1
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
879
Okunma
sana söyleyecek oldum sustum
nasıl desem beraber
bir sokağın kapısını açsak
gürül gürül gürültülerden korkup
bir birimize uzunca bir
soluk alıyor muyum aldırma
iki mumya dokusuna işlemiş
ve uzatıp dallarını aramıza yayan
o eski ağacı tanıyorum
sıra salkımları göğe doğru geç
şimdi bendesin
yani ilk ağzını açışında ben
sen konuşuyormuşsun gibi suflörün olmak
dudaklarınızı tanımak için geldim
parmaklarımın yarası
dil sürçmesinden doğan yalnızlığınız
konuşun lütfen konuşun
ağzım yüzüm sizindir
derinlik deyince elini havaya kaldır
sıcak veya soğuk bir şeyler anlat
boşluğa itilen harfler sonrası
hatırladığın son gün benimdir
alakasız bir yalancı gördüm
gökyüzünün arkasını bulunca sana
salınıp oradan
ilk doğuşunda
güneşi ve ayı hediye edecekmiş
sordum bu sihrin yüksekliği kaç metre
göz yanılması kadardır dedi
inledi
oysa onun getirdiklerine karşılık
kalbinde titreyen yanılgı olmak
kainat olmaktan daha güzeldi
soru bu
bir taş atınca içine
bir çırpıda
aşkın ağırlığını bilmekti
ben o kadar sen oluyorum
bu sokağın kapısını yeniden
geçiyorsun gizli ayaklar koridorundan
o ipi yüzüne bakarken bağladığımı gören yok
artık gidebilirsin
nasıl olsa kaybolduğun sonsuzluktan
tekrar bana gelirsin.