5
Yorum
17
Beğeni
0,0
Puan
2459
Okunma

suyun yalnızlığını bildiğimden
berrak gördüğüm tüm uzun metraj hüzünlere
kısacık notlar düşüyorum
aklımın kendine bağırışlar sakladığı anlarımda
küçük kayıklar yapıp yazdıklarımı
suyun uyumasında bırakıyorum
ıslaklığın etine
....
sararmış fotoğrafları
taze bir rüzgarın esmesine verseniz
ya kaybolur kentin sıkıntısında
yada olduğu yerin eskisinde çakılır
uygunsuz cümleler çağıran o yitik hallerinizde
unutmamak için çırpındığınız
hatıra kaymaları alır yüreğinizi
işte orada
suyun yalnızlığında görürsünüz
ter edilmiş suret yansımalarını
çoktan köklerini toprağa vermiş bir acınız var mı
görür gibiyim dudaklarınızın kıyısına
birdenbire demirleyen ahları
acınız indikçe aşağıların uçsuz bucaksız yalnızlığına
avucunuzun sırılsıklam yerinde boğulur havasız zaman
yavaşça yüreğinizin tekil kayboluşuna kulak verin
söyledikleri duyacaklarınız sadece biri
...
en son ruhunuzu havalandırmaya çıkardığınızda
kelebeklerin bin yaşındaki uykularını gördünüz mü
içiniz daralır belki
oradan geçen bir gölgeye takılır kalırsınız
ve ruhunuzu toparlayarak
aklınızdan geçirirsiniz pişmanlıkların üşüten şarkısını
sustum olmadı
konuştum olmadı
anlattım olmadı
anlamadım hiç olmadı
ve nakaratın ölü tekrarları
sabrettiğiniz her zaman kıvılcımını söndürmedi mi
üzülmeyin
aşk insan değildir ki
beklemediğiniz bir anda katletsin sizi
çektikleriniz
bir parça kendinizden düşen yanlışların tarifi
bir parça suçlamaktan bıkmadığınız hayatın suçsuz hali
hadi
mutlaka pencerenize uğruyordur bir tutam buğu
durmayın
sizlerde benim gibi çizin
bilerek düştüğünüz
geri dönülmez pişmanlıklarınızı
...
suyun yalnızlığını görmezden gelmeyin
yosun bağlayan kayadan farksızdır yaşadıklarınız
gözlerinize atılan ağların içinde toplanır
resimlere düşen anılar
suyun yalnızlığını hissedin biraz
boş bırakılan yüreğiniz gibidir serinliği
aynı akıntı içinde
birleşemez sesleri
suyun yalnızlığını için biraz
ruhunuzun en siyah yerine ulaşana dek...!
suyun yalnızlığını düşleyin rengi gibi ütopik olsun...