1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1245
Okunma

’Hangi gece fırtına vurmadı ki dört taraftan yüzümüze
ki ıslanmayalım..
bu yüzden;
nereye dönseydik oradan çarpıyordu fırtına
kaçsak, veyahut kendimize dönsek,
ya da kulağımızı kapasak ses gelmese hiç bize
ve sonra bize dokunmayan yılan bin yaşasa desek
yine de kurtuluş için reçete olmuyordu.
çünkü hayat denince
keder ve endişe takılıyordu her sapağına
hangi caddeye çıksan hangi bulvarda soluklansan
ölen biri mutlaka bulunuyordu
yani kaçış yoktu nefes almak için
her şeyden habersiz gözü kör yaşamak yoktu
ne olursa olsun islenecekti yüzümün bir kenarı
hayat buydu,her gece fırtınası olan bilinmedik bir bilmeceydi
mutluluk çok uzaktı,uzansan ya da istesen elin yetişmezdi
her şey kursağında düğümlenip kalırdı
ve sonra iç çekerdin rüzgarın kabuk bağladığı yaralarla
hüzünlenip pusulasız kalırdın
ne yöne gideceğini,ne yapacağını bilemezdin,
sadece durup düşünürdün olduğun yerde saatlerce.
ve şimdi düşünürken rüzgar öyle sert vuruyor ki
sanki birazdan donup kalacaksın
ve sanki donduğun yerde hayatta bitecek.
diyarbakır/2014
5.0
100% (1)