1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2289
Okunma
sen ki...hep mutlu oldugunu sanıyordun bu dünyada
hatta emin adımlarla..güvenle
dolaşıyordun..uçuyordun havalarda
bir çok geceler ve şafaklarda
ve ummadıgın anlarda da
onurlandırıldın ummadıgın ödüllerle
kah doktor oldun kah profesör
türlü alanlarda
sevindin türlü cüppelerle
binbir armaganı götürdün
büyük rahalıkla
büyük mutluluklarla
arab şeyhinden madalya bile aldın
bazen aldıklarını pek de saklayamadın
sevindin
kendinle pek gururluydun
pek gururlandın
bir çok mutlu
başarılı anlar da yaşadın
belki de şans eseri
belki kaderin cilvesi
önlenemedi yükselişin
belki de karşıtlarının beceriksizliği
uyaranlara da aldırmadın
yürüdün bldiğin yollarda
at koşturdun..ya da koşturmaya çalıştın
bazen düştün ..aldırmadın
ardındaki korucularınla dolaştın
kendince çok çok başarılıydın da
ezmeye çalıştın karşı çıkanlarını
belki bir gün
belki de hiç ummadıgın bir anda
çöküntüye ugragında da
nereden gelecegi belli olmayan
tokat gibi yüzüne vuran
şamar gibi yüzünde şaklayan
mutsuzluga ..umutsuzluga düşecegin
zamanlarda da
düşün
düşün
bir an
düşün senden daha mutsuz olanları
düşün düşün bir an
onlar ki
mutsuzluktan çatlayan şakaklarıyla
belki de boşu boşuna yattıkları damlarda
çiçek yetiştirmeye çalışırlar
çiçek satın alırlar
sunmak için birbirlerine
dudaklarındaki acı gülümsemelerle
ailelerinden uzakta
yarınlara saklarlar umutlarını
son umut kırıntılarını
kendi küçük dünyalarında
bilseler de sönecegini
gözlerinin yaşına bakmadan hemen söndürülecegini
çapalamaya devam ederler bahçelerini