0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2429
Okunma
bir adam ve bir kadın
bir masada oturmakta
akşam yemegi vakti
hava yemyeşil
duvarlarsa bembeyaz
sualtındaki kayalar gibi kabarmış
ancak kendi öz gerçek renklerini de korumakta
ne kadar yeşille yıkansalar da
ne kadını tanırım ne de adamı
onların da birbirini tanıdıgından
pek de emin degilim
kendi gözlerimin içinde yıkansalar da
her biri de kendi öz gerçek renklerini korumakta
adam yaşam yükünden kamburlaşmış gibi
vucudunun kendisi ve agırlıgı sanki çökmüş üzerine
bükmüş belini
yorgunluk binmiş üst üste
bıkkınlık gibi
bir taş agırlıgında
agır mı agır agır
vurmuş benliğine
bu agırlıklarla
yere dogru egilmekte
adam yemegini yemekte aldırmasız
alışkanlık gibi
düşsüz bir uyur gezer gibi
atıştırıp durmakta
düş gören ruhsuz bir taş
kadının kolları tombulca
üzerinde hafif yaşlılık lekeleri
eti duru bir süt renginde bembeyaz
ve bir kolunda
mor derin bir çürük
ya bir ev işinden
ya da başka bir şeyden
arta kalan
süt beyazlıgı içinde çicek gibi açmakta
göze çarpmakta
açık korkuyla bakan gözleri sessiz
sanki ormanın derinliklerinden yankılanan bir kuş sesi
bir şey söylememekte ise de
sanki herşeyi anlatmakta
bu sessizlikte
taşın canlanıp
bir kuş sesi ötmesi gibi
evin her tarafında sessizce yankılanması gibi
her tarafa benliğini vurmakta
DAvid FERRY
Türkcesi Metin ŞAHİN
.
5.0
100% (1)