5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1686
Okunma

Sadece 1 dakikalık bir görüntü. Belki de bir yaşamın başlayışı ve sonu gibi. O bir dakikanın içinde çelişkili hayatın düşündüren kareleri, acıtan vuruşları, kanatan bakışları vardı. Bir şiirin sözleri olmamalıydı belki, ancak birilerinin artık bu aykırılığı anlatması gerekmiyor mu?
Bir sızının resmini asarak geleceğe
Zulmün en ağır taşlarını atıyorlar
Yerde kıvranırken saf bir beden
Kirli elleriyle kayıtlara geçiyorlar
Durgun, acılı bir çehre debeleniyor zulümlerle
Kaç düşün içinde büyüttüğü umutları yüzünde
Derin bir çığlık atacak, tıkanmış sözcükleri izin verse
‘Vurun kahpeye’ yağmur yıkar kanını, kalmaz yerde.
Konuşsa çok şey anlatacak, yüreğini dökecek belki de
Göğsündeki karanfilleri sunacak taş atan yobaz ellere
Kan sızılı saçlarını serecek, son kez gördüğü güneşe
Elleriyle okşayacak bedenindeki cenini son hamlede.
Hükmetmek zamana, mutlu seherler umarak yaşamdan
Musallasız ölümler ne kadar çok, tecellimiz hicrandan
Günahlar çıkartıyoruz biz gecelerin sorgulu kollarından
Sükûtsuz bir ayrılık ölüm, geçtik ah doyamadan yardan.
Gölgesi kaybolan bir patikadan iniyoruz her gün düze
Ruhumuzu kovalıyor gölge, mutluluk hep albümlerde
Kefen biçilemez nice bedenlerde sahte fatiha dillerde
Bir can daha düştü toprağa, uğurlayın hadi küfürlerle.
Göğsümüze koy başını can, bizim yüreğimizde sevgi var
Aldırma düzenine dünyanın, öte dünyada da var bulutlar
Sil alnındaki ibret kanını, ruhunu elbet taşıyacak kuşlar
Biz saklarız günahının vebalini, dinsin yüreğindeki yaşlar.
Selahattin Yetgin