Okuduğunuz
şiir
17.1.2008 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Daya Dudağını Sarnıçlarıma
Dilimin canhıraş utkularına uyanınca Gözbebeklerimden süz sevda yarasını İşkilli yalnızlığının düş/sel misallerinde Yaşam dağları un ufak ederek yaşamaktır.
Güneşli koynunda sansürlü filmler saklarken Omuzlarını sars/an hatıralarla besle sevinçlerini Tufanları sallayan tenine dök köpüklü çağlayanları Savruk kanatlarında geç kâinatın tüm okyanuslarını.
Çömel sonra gecemin en dirençli kuytularına Yenik bir savaşçıdan aşkın hatıralarını dinle Kundaklı bir maviyle sarıl şimal rüzgârlarıma İğneli beşiklere beleyerek uğurla beni uzaklara.
Bir demet aşk biriktirdim ıslanmış kirpiklerinden Sezdirmeden sız içime, avun yosun çığlıklarımla Kokun ağsın tenime, daya dudağını sarnıçlarıma Bir sevdanın ilmeğini tak, uçup geleyim omuzlarına.
Selahattin Yetgin
Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Pespaye'ye hitafen: Anlamı olmayan hiçbir yaşanılırlık cümleye dökülmez. Hiçbir cümle anlamsız sarf edilmez. Mermerin üzerindeki tozu üfledikçe gözlerimizi kaçırırız, yaşarmasın diye. Sevgi, dağlardan kendine yol arayarak denizlere yürürken, tuz yarayı yakar ve sancıyı inadına arar. Şiirdeki en geçerli tema yaşamaktır ve yaşanılanları imgelerle anlatı sanatıdır. Kimler gelip geçmiştir şiirin tozlu yollarından ve her dilden tanımı farklıdır. Künyemizdeki kudretle ve ruhumuzdaki bilgelikle bunun için şiirlere sarılır, anlatamadıklarımızı bu yolla dökmezmiyiz hayatın yollarına. Mavi ve yeşilin hakim olduğu bu atlasta ışığın görünmeyen yanını bunun için merak eder, yalnızlığa alışık ruhumuzla bunun için yolculuklara çıkarız. Biz kendimizi anlattıkça, şiirlerle çoğaldıkça ve derin anlamları anlamamaya çalıştıkça ilkesiz kalırız... Önerini dikkate alırım 'pespaye'... Ama bunu onaylayacak olan ruhumdur... Sevgiyle...
cümlelere anlam yüklemeye çalışılmış, halbuki şiir yazmak cümlelerdeki anlamları ahenkli kullanmaktır. affınıza sığınarak ben biraz daha ruhubuzu ve anlamları gevşeterek şiir yazmanızı tavsiye edeceğim...
Yürekten tebrikler severek okudum şiiri. Kurdele çok yakışmış. ben kendimi şair görmüyorum, ama sizin gibi değerli şairlerden feyz alabilirsem ne mutlu bana.
Bir demet aşk biriktirdim ıslanmış kirpiklerinden Sezdirmeden sız içime, avun yosun çığlıklarımla Kokun ağsın tenime, daya dudağını sarnıçlarıma Bir sevdanın ilmeğini tak, uçup geleyim omuzlarına. ***** Siz Şairim; O sevda ilmeğini attınız kalbimize dizelerinizle. Onu çözen olmasın dileğimle, sevgi yüklü saygılar sunuyorum kayısı lezzetinde.
koşulsuz sevginin erdemiydi, eğilip sarnıçta gördüğüm... renkler solduğunda sığınmaktı ,gecmişe dönmek en güvenli yere. kanat ısıtıp uçmaktı... ne güzel bir şiir... kusursuz .
Kurula, şiir yolculuğunda birlikte olduğum değerli şairlere, okuyuculara ve Edebiyat defteri'me yüreğimden en samimi, en sıcak teşekkürlerimi sunuyorum. Yürekleriniz var olsun. Akdeniz'den selam ve sevgilerimle...
Şiir,şekil olarak dörtlükler halinde yazılmış olmasına rağmen heceye uzak.Yazım ,noktalama, imla açısından kusursuz.Şeklen olumsuz bir yan taşımıyor.
Şiir, ahenk ve ritim açısından da doyurucu yetkinlikte denilebilir.Mısra sonlarına denk getirilen a ve i sesleriyle kafiyemsi bir ritim aranmış.Özellikle" s" "ş" gibi sert sesizlerle aliterasyon oluştur maya çalışan şairin sen zamirini anımsatmaya gayret ettiğini zannediyorum.Birinci dörtlüğün son mısrasıyla ikinci dörtlüğün ilk mısrası şiirde uygulanan genel ahenk uygulamasına aykırı düşüyor. Bu heceli sanılmasın diye özellikle yapılmış olabilir.
Şiir içerik açısından buluş sayılabilecek özgün unsurlar taşır.Yanlızlık ve özlem duygusunun soyut ve tanrısal bir boyuta taşıdığı sevgili diyebileceğimiz bu tasavvur hücrelere girip çıkan, okyanusları aşıp geçebilen doğanın her unsuru olup çıkabilen bir tasavvurdur. Şiir bu soyut tasavvurun elle tutulur insansı bir varlık haline gelebilmesi özlemi üzerine yakılmıştır.
Bir demet aşk biriktirdim ıslanmış kirpiklerinden Sezdirmeden sız içime, avun yosun çığlıklarımla Kokun ağsın tenime, daya dudağını sarnıçlarıma Bir sevdanın ilmeğini tak, uçup geleyim omuzlarına. ............................ Gözlerimizde kanlı yaşlarla bir demet aşk biriktiririz içimize sezdirmeden. Bir sevdanın ilmeğini takar her gece Ay, uçup gideriz yarım kalmış hüzünlere. Koca bir çınarın gölgesinde oturur, kuşları coştururuz her mevsim. Her mevsim sonbahardır biliriz. Kundaklı bir maviyle esen şimal rüzgarında savrulur saçlarımız yalnız yarınlara. Eli kolu bir yaşama tutkusunda hatıralarla besleriz sevinçlerimizi ki elimizde kalan budur sadece. Hep aynı hüzün ile cana değer dizeler, dile geliriz.
Tebrikler şair yazdığınız her şiir günün şiiri olacak güzellikte ve kalitede... Sizi burada daha sık görmek dileği ile kutluyorum...
o bir yürek adamı... o bir üstat...sevgilerimle hocam!
Gülünce Rüzgar Dinlerdi Kahkahanı
Biz ki, ay düşmeyen nice gecelerin korkularına atlarımızı koşumlamadık mı, Yumuşak gövdemizle, gülüşlerimizle paramparça etmedik mi sevgisiz bedenleri. En bilinmez yaratıkları, en koyu karanlıkları yenmedik mi kutsal sevgimizle. Gövdemizi paralayan, içimizi harabeye çeviren bir sevdadan zaferle çıkmadık mı? . En koyu yalnızlıklara yıldız kümeleri ekip, mor gülüşlü zebanileri yüreğimizle yenmedik mi? .
Dalgaların gizemli hiddetinde sonsuzluğun ıslığını söylerdi denizler. Kızgındı güneş, asiydi mavi ve tutkulu bir yürekti sana sevdam, seni özlerken. Korku utangaç, deniz korkaktı ve maviydi yüreğin. Sevdam hasreti kundaklıyordu, sen sözcüklerimi emzirirken. Güldü dudakların ve esmerdi yüreğin birbirimizin yollarını gözlerken. Gece deniz olur, biz denizleri geçerdik yüreğimizdeki isli fenerlerle.
Özlemimin senli yokluklarında dilimde aynı şarkılar söylenirken, sen sessizliğin yankılarını gönderirsin ülkeme. Bir çığlıkla çığ olurum beyaz karlarında, çiçekli bir yol olurum kırlarında ve seni düşündükçe özlem, özledikçe yoluna gözlem, gözledikçe de yazılmamış dizeler olurum kutsal yüreğinde. Özlemimin beş para etmediği sorgu saatlerinde usunun sabrı dayayamaz göletlerinin kapaklarını ve açarsın bensizliğin umutsuz çarşaflarını uykulara. Ben yalnız saatlerin dallarını ararım gönlümün sevdayı arayan çarşılarında. Gecem gecenin sarmaşıklarına, ellerim okşamalarına, gözlerim yangın bakışlarına tutulur yorgun ve umarsız düşüncelerle.
Parça parça bir yürekle, çığlık çığlık hatıralarla ve halaylarla çıktığım bir şölenin tam orta yerindeyim şimdi. Rüzgarını aradığım tüm yol üstü meyhanelerinde ne ismin kalmış, ne de kokun. Unutulan şarkıları çalmıyor şimdi radyolar. Çınar heybetimin çile esişlerinde beni yiyip bitiren zamanın kemirgen dürtüleriyle bitmeyen ümitlerin türküsünü söylüyorum birlikte.
Gideceksin sen de bir gün. Ben dilimdeki ‘Güller ve Dudaklar’ şarkısını tekrarlarken yürüyüp geçeceksin ömrümün sahilinden şen kahkahalarınla. Kazandığım onca zaman ve onca dostlukla baş başa bırakacaksın beni ömrümün koltuklarında. Kimbilir, garip bir kıyım kaplayacak göğsümün kayalarını. Sana kırılı dümenimin direnç asılışlarına aldırmayacak, gonca bir gül gibi açmadan düşeceksin toprağıma.
Şu kafesini paralayan ozan yüreğimin az ve uz gidişlerinde bir masal kahramanı gibi gizli gizli ağlayışları bile senden öğrendim ben. Bu sevdanın peşindeki tüm avcılardan kaçarak sıktım parmaklarını sevdanın. Bir gül gibi koklamayı, bir menekşe gibi saklamayı öğrendim seni. En geçimsiz kuşlardan, en yırtıcı kartallardan adını öğrendim. Coşkularınla arkadaş, gelgitlerinle dost oldum ve yüzündeki ışıklarla güneşe yürüdüm.
Uzunca bir fırtına ardından şimdi ben sedef bir çadırda göklerinden beklediğim çağrıyla, gözlerinden dilediğim ağrıyla ömrümün son demli çayını içiyorum. Gökyüzümdeki pembe bulutlarda, yüreğimdeki mavi denizlerde ve ömrümdeki tüm kırlarda bir başınayım. Gövdemi bıraktığım yıldız düşlerinden çekip kopardım sonunda. İçimde onlarca aziz, onlarca bedevi dolaşıyor ve tutkun sevdalar artık canımı acıtıyor.
İstersen bir avuç su gibi dol yine ömrüme. Surlarımı parçalayan gülle ol yine gülüşlerinle. Sarı sularımı değiştir deniz yüreğinle. Kaç yüz yıl geçerse geçsin seni düşüneyim, senin rüzgarın essin çöllerimde. Hışmınla, çilenle ve ezinçlerinle sonsuzluğu arayan bir çığlık olayım seninle şiirlerimde. Biz en yüce dağların türküsü, ilençli bir sevdanın son sözü, kar altından fışkıran bir kardelen büyüsü ve bahçıvan sevinci oluruz yine gövdemizin kutsal sarılışlarıyla.
Biz ki, ay düşmeyen nice gecelerin korkularına atlarımızı koşumlamadık mı? .Yumuşak gövdemizle, gülüşlerimizle paramparça etmedik mi sevgisiz bedenleri. En bilinmez yaratıkları, en koyu karanlıkları yenmedik mi kutsal sevgimizle. Gövdemizi paralayan, içimizi harabeye çeviren bir sevdadan zaferle çıkmadık mı? .En koyu yalnızlıklara yıldız kümeleri ekip, mor gülüşlü zebanileri yüreğimizle yenmedik mi?
Gülmeleri unuttuğumuz, sevmelere küstüğümüz ayrı duruşlarda güç geliyor bana şimdi kuzey yellerin. Gözlerim fersiz, güllerim goncasız, ellerim sevisiz kaldı buralarda. Ellerim güllerine hasret, dudaklarım öpmelerin olmadan geçiriyor cinnet. Dağlarım susuz, ırmaklarım yurtsuz, sevinçlerim ruhsuz, sensiz vuruldum yatağımda ansız.
Kızdırdım işte yüreğini. Çıyanlara, akreplere ve kuzgunlara parçalat şu bedenimi. Darmadağın et beni sensizliğinle. Yüz verme dokunuşlarıma, yüz çevir örümcek yalnızlıklarıma. Sök çiçeklerini içimden, al mevsimlerini geri benden. Sal atlarını ağılımdan, karart ayımı gökyüzünden, bıçaklarla doğra bedenimi hiddetinden, yak beni, savur küllerimi göklerinden. Bir baykuş çığlığı ol ormanlarımda, çakal sürülerini sal üzerime ve parçala beni yokluğunun en yabanıl acılarıyla. Martıların çekilsin denizlerimden, suların eksilsin nehirlerimden, savrulsun yaprakların mazimin bahçelerinden.
Bir demet aşk biriktirdim ıslanmış kirpiklerinden Sezdirmeden sız içime, avun yosun çığlıklarımla Kokun ağsın tenime, daya dudağını sarnıçlarıma Bir sevdanın ilmeğini tak, uçup geleyim omuzlarına. ... Dağılmış bir sevdanın toprağından geçtim yüzüme savruk sevinçlerinle belendim geç kalınmış bir yaradan bu son kabuğum sarıl rüzgarların üşüttüğü tenime beni çığlıklarımda mavilerle uğurla için içime aksın sevdadan bir parça
değerli şairim, sayfanıza sevgi ve saygılarımı bırakırken
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.