0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1600
Okunma

bırakmışsın kendini bak bugün de
halin vaziyetin hiç iyi değil
gözlerin sanki derin vadilere saklanmış
fırtına öncesi bir sessizliği anlatıyor
dudakların desem bin yıldır yağmurun ıslatmadığı
bozkırın öldüren kavruk sıcaklığı kokuyor
kurak çatlaklarından kaç zamandır sözcükler çıkmıyor.
hani kendini anlatsan diyorum,
o kuruyan dudaklarından
çıkarsan sözcükleri,
ıslansa sessizliğin lanetli sofrası
ve sonra nakış nakış
raks eden o ruhun ortaya çıksa
hayat neşelense
gözlerine renk gelse
ne olacak diyorum.
sessizliğine terk ettiğin hayatı
tekrar geri alacaktın kim bilir
ve birlikte her gün güleceğin
insanları var ederken
yaşam uçsuz bucaksız
umudun düş denizine dönecekti.
işte o zaman her şey
tıpkı bir bahar gibi yeniden filizlenecekti
açılacaktı gelincikler koyak yanaklarından
dökülecekti güller yüzünün her tarafından
ve sonra nisan yağmurları ile bütün sözcükler
umudun şiirini,
hayatın bilinmeyen hikayelerini çizecekti.
oysa şimdi sessizliğin tıpkı morg masasına düşmüş bir ceset sanki
buz gibi bir ölümün gölgesini düşürmüş çoktan ruhuna,
vuracak seni mümkünü yok
bugün nasıl vurduysa yarın da vuracak...
diyarbakır/2014
5.0
100% (1)