5
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
1563
Okunma

Etkisi kalmamıştır
bir oda yalnızca
bir su bardağına hapsolmuş
açılmıştır kapaklar
benim kemirilmiş mürekkebim
ölümün en aç halindeydik
yalnızlık dışardan anlaşılan birşey değildir...
Çok düğmeli bir elbisedir gece
yatalak bir hücredir yatak
kendinden bile saklanan aynadır gerçek
yolların tehlikeli yanlarıdır yaramazlığımız
gök tozludur
verem bulaşır sessizliğe
kanayan ciğerinden öksürtür ölesiye
çınlar acım
acım aynadan atar kendini boşluğa
kapıp koyuvermişim herşeyi
çiçekten yarattığım evler kerpti başımıza
ve bir döngünün karnında yeniden doğdu
ellerimin içinde kendi kendini bıçaklayan yazgı...
aynanın kafiyesi
tek gözlü ve dikişli uçsuz bir yara
bağırır
kendi görüşünüşünden dikenli,
ve o kadar kanayarak ,
çağıran,
israftır düşüncem
devamlı boşa giden ...içimdeki yaralarla konuştum
tuz bastım acıyla dost oldum
kucakladınmı yalnızlığı benim kollarımla.
Kırmızı bir leke
hayatımın yayıldığı
aynadan korkuyorum
benim zaafkar genetiğim
kırmızı bir iz le vazgeçtim insanlıktan
isyan tartılarına koydum kendimi
nefret kuşattı kırmızı kurdelalar taktı uzlaşmazlık kapılarına
yaramın üzerinde yaşadı diğerleri
yaram kadar çirkin kırmızı ve işe yaramaz.
ayaklarım durur gitmekten zayıf kahverengiyle ıslanır,
parçalanır üstümde
üstüme geldiğinde.
gördüğüm çorak
bedenimi küle yatırmış,
boğuluşlar
senin acıların gitmez bir yere
koparsam başımı gövdemden...
5.0
100% (15)