2
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
1218
Okunma
hasta yürekli kemancı
önünüzde yürüyor çatal tutan zeytinci çocuk
kanatlarını gerip uçmaya çalışan başka birini
başka birinin kalbini giyinip
sırt üstü göğe damlayan yeni yağmurlar
kokularını soyunup çıldıran parmaklar
ve soytarılar gecesinde panayır gülleri
şimdi aşktan bahsedilir mi bilmiyorum
ağzımı çalkalayıp tükürüyorum yüzünüze
hemen bir şarap mahzenine atıyorsunuz beni
buraya hangi acıyla geldim bilmiyorsunuz
güneşi damlatan pencere
sana yalvarsam
anlatsam ve uyusam oracıkta
uyansam sarı ve uzun tarlalarda üzüm bahçeleri
sığmasa deli gönlüm sığmasa
tekrar yalvarsam gözlerimi kapatıp
bir ırmağa kavuşsam
soylu çiçekler bütün renkler ve aşk
günümü ısıtan bir gece ve sonrasında
yalpalayan yağmura kendi adımı sorsam
toprak biliyor
ona sor ve onun inceliğine ve kalbine
beyaz rüyalar bırakacak ömrümüze sor
devam etsek mi ayaksız gürleyen sevginize
yoksa kısalan bir şarkı tutturup avutsak mı yüreğimizi
bu uzun kuşkulu kuş azabında
neden az bir göz seyri ile seyretmiyorsun bizi
sizin için varız ve doluyuz
bağlıyız everenin başından sonuna dek
ağlamak değil söylemek lazım
karnımda ki çukuru dolduracak bir yokluğa bağırmam lazım
şükür ki kanım beyaz akıyor ve susmak için bahanelerim var
beni boşluğunuza sığdırıp
sonsuza dek oyalayan yağmurlar yağsın istiyorum.
5.0
100% (12)