14
Yorum
43
Beğeni
0,0
Puan
2862
Okunma

aydınlığı hücrelerinde yanan çocuk
gözlerine bahar kaçmış
kirpiklerinden dökülüyor karanfiller
paslı demir kapıların ardı sıra
dilinde bir türkü
gülümsüyor dudaklarının ülkesi
hey on yedi ruhlu özlem yarası
sesinin kentlerinde mi kaldı direniş
öyle mahur öyle yalın ki sevdan
kuşların göç yollarına benziyor ellerin
kaybetmeden onur cümlesinin her harfini
yürüdün iklimlerin toplandığı bir vakit
en kıymetli yerine takarak güneşi
alnından verdin merhaba düşlü hayalleri
hey on yedi kanatlı boran
kendini vura vura puştluğa
adam olmanın erdemini yazdın bildirilere
eylem duruşunda gösterdin bin yıllık ömrünü
sen ağzına kadar özgürlük dolu çocuk
yiğit tüm bestelerin ağıtlarında
sular gibi berrak adın
kurulacak umutlar dünyasına
sabahların anneleri düştü önce
ardından yorgunluğun babaları
kızlarımız delikanlılarımız doğruldu inancında
ve duruşu devrim düşler kurdular
hey on yedi aşk bilinci
bir ölüm binleri doğurdu
sen gittin binlerce sen geldi bir dünya vakti...
Erdal’a