11
Yorum
36
Beğeni
0,0
Puan
2712
Okunma

palyaço...
Sokrates
felsefe sürecek birazdan geceye
iyimser bir yunan esansı kokusunu
sürüp üzerime
Platon kaşkolumu takar
çıkarım mağaramdan
ceplerimde mutlu aşk yoktur ile
selamlarım Aragon’u
sancılı bir karanlık olacak sanırım
ve edebiyat yağarsa başıma
tanımadığım bir kadına ilanı aşk satabilirim
birden irkildim
karşıma düşen sokağın yüzü
ölü bir falcının süzülmesini vurdu gözlerime
boşluğuma yumruk yemiş gibi kapatıyorum kapıyı
üstümde kör dilencinin bakışları
ağır zatürre adımlarla çıkıyorum
yolun kenarına çökmüş Pandora
ahlaksız harfler kazıyor toprağın karnına
sanki kılık değiştirmiş
güzel göründü bana
sımsıkı araladım gecenin mahremini
Meryem’in rahmine
kapatarak ayin buğulu bir İsa
bulut ıslıklayarak iniyorum
yağmurlu kentin kadın tenine
sağa sola zıplaşan
sahipsiz ruhların gölgeleri
karnı çıplak ayın ışıklarında
mutluluk kiralıyor şarkılara
birazdan melodiler düşer
tütün ağacından
başlar kimsesizler korosu
keman eşliğinde hu çekmeye
ve daha değil
daha var şairlerin kalemlerinden
şiir çalmama
önce dinleti kusmalı
korkunç mısralarını göğsüme
bir uzak sevişme
canlansın ardından
gök cemalinde
sonra saklandığı öyküsüyle
bir kadın çekerim yıldızlardan
ancak kendini bulur
şiir hırsızı ruhum
ve dalgın şairlerin
alkollü dumanlarına
sarkıtırım yüreğimi
en kangren olanlarından
bir kaç tane zulalarım aklıma
depresyon akıntılı denizin
yamacına sığınıp
şah damarıma yazarım
çalıntı duyguları
sonunda
kentin seyir defteri geldi
kadavralar seferini
özetlemiş ulu geçmiş
tüm olasılıkları
tozlu raflar caddesinde bıraktım şimdilik
yazılan ölülerin parçalandığı zamana
odaklanmalıyım biraz
kentin berduş tembelliği
duruyor zaten sokakların paslı tabelalarında
mevsim çare bilmez soğuk basıyor ete
dipsiz yolculuklara uğurlanıyor özlenecekler
ekmek arası satılan umut
bir lokmada yeniyor kir pas içinde kalmış yansımada
bekleyenler beklemekten yorgun
gelmeyenler gelmemekten pişman
ve irin akıntılarda yıkanıyor uykusuzluklar
saat yelkovan ile akrebin seviştiği susmada
şiirde çalamadım şairlerin ölümcül müptelalarından
sayısız tütünü öldürüp ezdiğim ezan vakti artık
üzerime peri gibi yapışmış küllerle
en büyük yalan iyiyimi alarak dilimin çapalama acısına
kayıp yalnızlıklar türetmek farz oldu
gerisi çoğalmış sünnetler
tanrı günah yazmasın
yavaşça ölü taklidi yaparak
geceye lanet okumalıyım...karanlığın batsın...
susmalarını çığlığa aks eden seyyahlar gecesi...