14
Yorum
32
Beğeni
0,0
Puan
2175
Okunma

adım sensizlik
bin yıldır uçurum kenarı yalnızlıkta yaşıyorum
küllere benzenmiş bir tabure üstü hayallerim
ve sulara kaçak zamanlarda karışan düşlerim var benim
adım sensizlik
irili ufaklı çığlar karışıyor
kar zulası başıma
öteki boşluklarda
gezinmedim hiç
tek bir karanlığım var
oda kimsesizlik gecesinden
emanet bana
sakallarım şiirler düşürür
uyduruk trenler geçerken yüzümden
bakarım yolculara
tanıdık bir lisan ararım konuşkan
sayıklamaktan meczup
yaralar açılan dilim
oynamaz hiç bir cümleyle
boş ve manidar hikayelere takılırım
sonra hikayenin
hecelerini yediririm yalanlara
öyle uysal beklentilerim yok artık
küçük bir mezarlık masamın üstü
ve ölen tüm hayallerim
yatıyor suskunca
adım sensizlik
geri geri giden vakitler kurduğum saatim
ve yapraklarında rakamlar yerine
kuş cıvıltısı olan takvimim var benim
öyle anıları asıp yüreğime
nefesimden ipini çektiğim hiç olmadı
uzak geçen gemilerin götürdüğü
zamanları vurdum bazen
bazende aklımı esir almaya çalışan
seni sürgün ettim
ağlamalar düşerken kirpiklerime
adım sensizlik
dört duvarında dördüne düşmanım
dost olduğum bir umudum yok
saklı hüzünler arasına sakladığım
bir kaç pişmanlık
birde ıhlamur çiçeklerine
dizdiğim kokun bende
basit kandırılmalar yaşıyorum
hayalet resimlerde
olmayan sen
var olan yüzünle
karışıyorsun koynuma
göğüs kafesimden çatlayarak
çıkıyor o an yüreğim
bakıyorum
yokluğunun zemheri gerçeği
çarpıyor suslarıma
ve adım sensizlik
tertiplenen her yalnızlık ayinlerinde ben varım
yakaracak çırpınan dualar ezberimde yok
tanrı çoktan azat etmiş mutluluklarımı
artık adı sensizlik olan bir yalanda
öylesine söylenen bir şarkının son kıtasıyım