6
Yorum
22
Beğeni
0,0
Puan
1513
Okunma
Ben: Payıma düşen acıları günle donanırım
İçimdeki tûfan kabardıkça kabarır
Su’ sar çiçekler; susar derelerde şakırdayan su
Sarı şimşekle dökülür ebr-i nîsân
Kan yaş olup
Sükût’u, suskuyu örter
Âh’ı vurur bulutların ihtiramla
Söz zambak olur toprakta
Umutla beklerim zafer meşalesini
Umutla beklerim bayrağımın ilelebet şavkımsını
Yarın olur tayfla selamlanır dağlarım
Arzudur bakışlarım aydınlıklara
İri bir taş seçip aşk adına savururum dalgalara
Ve seyre dalarım; ta ki batana dek
Su devinimini yitirdi batmakta ruhum ve gölgem
Karabatak seslerine titriyor dalgalar -belli öykünüyor-
Yaşamak mı;
Helede tepelerde öterken hücum borusu
Kızıl yelelilerin nal sesleri kuşların ensesinde
Girift bilmecelere sarılıyorum -nasıl yaşanırki-
Hududunu çiziyorum eskiyen yeni günün
Bu şehir d/ar geliyor
Acı, tuz ormanına kaçıyorum
Bekliyorum fısıldamasını rüzgârın
Dağılmasını sisin
Unutulmuş mevsimlerin güz dallarında açmasını
Kumrallığında akşamın. -sabırla
Kendimede soruyorum sizede soruyorum
Neden düşman olunur özyurdumuza çözemem
Neden manolya kokusu yok gecede
Neden güneş ölgün doğar
Neden kavga olmadan selâmete erilmez
Neden hep hilal içre, kederli akşam
Neden ezel ufkundan düşer heybeler dolusu yıldız
Neden duldasında gözlerinizi öper bir fecirle
Neden nedamet dersiniz her gelişe
Neden yüzüstü düşer gözbebeklerinden bir dünya toyu
Neden râm oluyor ateş’te simsiyah is kaplıyor bu sünger gibi yumuşak yürekleri
Neden.