7
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
2302
Okunma

Rahmet yağmayınca ne etsen boşa
Toprak çorak, güller, dikilmez olmuş.
Yürekler kaskatı, dönüşmüş taşa
Gözlerden öfkeler sökülmez olmuş.
Kargalar pür dikkat, tam saha siper
Çiftçinin yüzünde iz yapmış keder
Mahsule bu yıl da dur demiş kader
Tohumlar tarlaya ekilmez olmuş.
Yaprak yaylasında hazandan iz var
Sabırla bekledim gelmedi bahar
Bir çıkış aradım, dört yanım duvar
Umut naza yatmış; çekilmez olmuş.
Ağızdan çıkanlar ağulu oktan
Kavgalar çoğu kez hiç yere, yoktan
Korkarım hak ettik zilleti çoktan
Barışa hoş gözle bakılmaz olmuş.
Teselli aradım, yoktu rüşvetsiz
Bir tek ihanetti; beleş, ücretsiz
Kalp gözü kapanmış, kul basiretsiz
Namussuz utanmaz, sıkılmaz olmuş.
Bir zamanlar bizken tarih için şan
Tefrikaya düştük, soldu kehkeşan
Acılar tarifsiz, mazlum perişan
Zalimin bileği bükülmez olmuş.
Dillerde beddua; en gözde azık
Ne hâle düşmüşüz; VATANA yazık!
İbadet ihlassız, niyetler bozuk
Şeytanın otağı yıkılmaz olmuş.
Hitaplar kabaca, ricâ emirli
Kime sorsan haklı, sabit fikirli
Dualar gönülsüz, avuçlar kirli
Günahlar tövbeyle yakılmaz olmuş.
Yunus unutulmuş, yol evliyâsız
Bakışlar buz tutmuş; fersiz, ziyâsız
Rahmân’ın önünde artık riyâsız
Huşuyla, vecd ile çökülmez olmuş.
Dert öyle bir dert ki çekilmez olmuş...
Mecit AKTÜRK
Berlin, 29.12.2013