31
Yorum
40
Beğeni
0,0
Puan
5729
Okunma


“O ufkun en yukarısında idi. Sonra indi ve yaklaştı. Nihayet kendisine iki yay kadar, hatta daha da yakın oldu. Sonra da vahyolunacak şeyi Allah kuluna vahyetti. O’nun gördüğünü kalbi yalanlamadı. Şimdi O’nun gördüğü hakkında onunla mücadele mi edeceksiniz? And olsun ki onu bir kere daha hakiki suretinde gördü. Sidre-i Müntehâda gördü. Ki, onun yanında Me’vâ Cenneti vardır. O zaman Sidre’yi Allah’ın nuru kaplamıştı. Gözü ne şaştı, ne de başka bir şeye baktı. And olsun ki Rabbinin âyetlerinden en büyüklerini gördü.” (Necm Suresi,7-18)
Erhan Çamurcu;
Sevgili Mecit Aktürk Hocam bu hafta da güzel bir şiirle selamlamışsınız bizi. Öncelikle tebrik ederek başlamak isterim. Daha önce Çanakkale Zaferi’nin 100. yılı anısına yüz dize olarak kaleme aldığınız şiirinizi de okumuştuk. Bu sefer daha da yukarı çıkarmışsınız çıtayı. Ancak rahatlıkla söyleyebilirim ki şiir boyunca kurgudan ve söyleyiş bütünlüğünden kopmamışsınız. Şiirin başından sonuna doğru izlediğiniz sırayı çok beğendim. Osmanlıca Türkçesine ait sözcükleri şiirin içinde sırıtmayacak şekilde kullanmışsınız. Bu açıdan "yarlığamak ve arasat" sözcüklerini özellikle güzel buldum.
"Bir olayı idrake fakir kalırsa fikir
Hikmete ram olan bir ’Ebubekir’ gerekir." beyitinde k sesi ile yaptığınız aliterasyon gayet güzel.
"Sen Rahman’sın Ya Rahim" ifadesini
"Sen Rahman’sın sen Rahim" şeklinde söylemek daha iyi olabilir mi acaba.
"İnayet et bağışla Ey rahmeti bol Kerim" ifadesinde Kerim ismi yerine başka bir isim ya da "ey ikramı bol Kerim" şeklinde bir söyleyiş anlamı daha kuvvetli yapar sanıyorum. .
"Varsın küs kalsın güneş yazımın gündüzüne" dizesinde "yazımın gündüzü" söyleyişi şiirin geneli içinde bie parça zayıf kalmış gibi.
Bu denli uzun soluklu bir şiirde kafiye ve duraklarda bir sprun olmamasının yanı sıra şiirin kurgusal başarısı takdiri hak ediyor. Son beyit ise final olmaya ziyadesiyle layık. Tekrar tebrik ederim efendim. Nice güzel şiirinizde görüşmek ümidiyle saygılarımla
Mesut Duran;
Mecit Bey merhaba. Maşallah diyorum size de şiirinize de. Miraciye ve münacaat unsurlarının harmanlandığı güzel bir şiir kaleme almışsınız. Esasında gerek yapı gerek muhteva unsurlarıyla iki ayrı şiir tadında. Ayrı da düşünülebilir velakin 63 beyit olması hasebiyle tek şiir içinde kaynaştırılması makul. Girişteki dörtlük okuru şiire hazırlaması yönüyle güzel. Arada verilen dörtlük güzel giden ritmin yönünü bir nebze değiştirmiş. Ayrıca dörtlükte ve akabinde yer verilen beyitte -se, -sa şart kip eklerinin art arda kullanılmış olması da sadece bu bölüme has olmak üzere ahengi tekdüzeleştirmiş gibi. Bana kalsa arada verilen dörtlükle şiirin dört nala giden hızını kesmezdim. Tabi takdir sizin ve siz böyle tercih ettiğinize göre mutlak özel bir sebebi vardır. Erhan Hocam da değinmiş, özellikle bazı dizelerde alterasyonlar ahengi önemli ölçüde yükseltmiş. Fakir, fikir, Ebubekir, gerekir gibi. Tekrir sanatının da güzel örnekleri göze çarpıyor. Bana bela bir ben var beni bana bırakma. Fevkalade başarılı ve güçlü bir şiir. Muhtevanın hassasiyetine binaen sözcükler de imbikten süzülerek özenle seçilmiş ve işlenmiş. Tebrik ediyor selam ve hürmetlerimi sunuyorum.
Şiirdiller AKADEMİSİ ve Şiirdiller LOBİ Atölyesi’nden.
İzzet Irmak;
Değerliyi Mecit Aktürk üstadım, Alemlere Rahmet Peygamber Efendimizi anlatan eserlerin sayısı neredeyse sınırsızdır. Kimi roman, kimi öykü, kimi kaside, kimi halk şiiri...
İslam ümmetinin peygamberine olan sevgisi ve özlemi her devirde değişik şekillerde edebi eserlere konu olmuştur. Bu anlamda naat geleneği şiirimizde, özellikle aruz şiirinde önemli bir gelenektir.
Sizin de naat türünde kaleme aldığınız bu güzel mi güzel, sesli mi sesli şiirinizden dolayı sizi tebrik ediyorum. İnşallah özellikle şiirin sonunda dile getirdiğiniz dualarınız makbul olur.
Peygamber Efendimizin yaşına istinaden 63 dizede kalemi aldığınız bu şiiri baştan sona hiç takılmadan aksamadan büyük bir keyifle okudum. Gerek anlam gerekse ses bakımından herhangi bir kulak tırmalayan durumla karşılaşmadım.
Aslında diyecek hiçbir şey yok. Bu güzel şiir ancak tebrik edilir. İnşallah bu şiirler nesillere ulaşır okunursa okutulur.
Takdir ve tebrik ile selam ve saygılarımı sunarım.
Sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa S.A.V. Efendimizin 63 senelik dünya hayatına atfen 63 beyit olarak kaleme alınmıştır.
Kaynağı Kur’an ise, ayetse vecizenin
Hikmeti yok sayanlar perişan eder aklı.
Beyhûde bir gayrettir idrâki mucizenin
Esbab-ı mûcibeler çok kez sırlarda saklı.
MîRÂC ve DUA
Yer: Sidretü’l Müntehâ! Az ötesi kudsî giz
Mucizeyi tarife, kalem nâçar, dil âciz.
O Âlemlere Rahmet, Kâinât’ın gülüydü
Mî’râç, Resûl’u taltif, Rabbin bir ödülüydü.
Geldiğinde müjdesi göklere davetinin
Onikinci yılıydı henüz Risâletinin.
Aylardan Recep ayı, yirmiyedinci gece
Ameliyat gerekti; böyle buyurdu Yüce.
Mübarek göğüsleri yarıldı itinayla
Yıkandı zemzem ile, hayâ ile, senayla.
Cebrâil’di cerrahı, kalbe eli daldıran
içini îmân ile, hikmet ile dolduran.
Hakk katına çıkacak Muhammed’imdi, nurdu
"KÛN" deyince Yaradan, zaman ve mekân durdu.
Aczinden bîhaberin akılsa güvencesi
"Mî’râc" deyince susar; us bîtap düşer, şaşar.
Sırrı murâd etmişse Kâinâtın Yüce’si
Hâkikati kavramak aklın boyunu aşar.
Bir olayı idrâke fakir kalırsa fikir
Hikmete râm olan bir "Ebu Bekir" gerekir!
Bir başkaydı o gece kutsal Mescid-i Haram
Bu mekândan başladı Resûl’e izzet ikram.
Vakit tamam olunca, binip ak bir Burağ’a
Mescîd-i Aksa deyip, vardılar ilk durağa.
Bağlayıp bineğini Beyt-ül Makdis önünde
İlerledi namaz ’çün Aksa Mescid yönünde.
Peygamber ruhlarının önünde oldu imam
Ne tebessüm eksikti, ne saygıda ihtimam.
Bir yol ki, ne taş vardı, ne bir engel, ne diken
Yedi kat semâ vardı çıkılması gereken.
Hazreti Adem ile başlayıp ziyarete
Hazreti İbrahim’le erişti nihayete.
Âşikâr oldu herşey; âhiret ve akıbet
Boşa yaratılmadı cehennem dahi elbet.
Kim görse gördüğünü, inkârcı neye düçâr
Azâbı ifadeye her dil kalırdı nâçar.
Bu davette cüzüydü belli ki imtihanın
Vardılar kapısına Sidretü’l Müntehâ’nın.
Duraksadı Cebrâil, dedi; "buraya kadar"
Buradan ötesine bir tek Sana izin var.
Refref’le urûc etti, vardı Arş-ı Âlâ’ya
Çıktı Rabbin Habîb’i Huzur-u Kibriyâ’ya.
Müşâhede eyledi Cemâl-i Ilâhi’yi
Gördü yalın gerçegi, ölümsüzü, sahiyi.
Âlemlerin Rabbiyle konuştu vasıtasız
Yakından öte yakın; perdesiz, inkıtasız.
Namazdı ikrâm olan ümmet için Resûl’e
Bir ikram ki, tövbeye ve duaya vesile!
Rabbin her hediyesi başımızın tacıdır
Hakikatte her namaz Mü’min’in Mirac’ıdır.
Ümmetin mükâfâtı Mîrâc’ta oldu âyan
Cennetle müjdelendi Rabbine şirk koşmayan.
Ayrıldı Hakk katından mededü inâyetle
Bakara suresinden en son iki Âyetle.
Refref’le döndü yine Cebrâil’e, Sidre’ye
Ve birlikte yeniden, ölümlü yerküreye.
İslâm’a dâvâ dedik, uğrunda olduk nefer
Mahşer günü Resûl’üm, "Ümmetim" desin yeter.
İşte böyle anlamlı, kudsî gece bu gece
Buyrun şimdi duaya; ihlasla...hece hece;
.
Nedâmet nişânesi gönül mürekkebimle
Kapındayım YÂ RABBi! Diz çöktüm edebimle.
Yine dilime çile "keşke"lerim, "ah"larım
Yine sırtımda heybem...içinde günahlarım.
Dünyevî heveslerden sıyırdım sıdkı, soydum
Miraç vesile deyip eşiğine baş koydum.
Utancım sana âyan, anlatmama lüzum yok
Senden af dileyecek, biliyorum, yüzüm yok.
Dilencinim kapında aczimi ikrâr ile
Fâş’ettirme cürmümü, mâlumu tekrar ile.
Set çeksem de, Yâ Rabbi, şeytan ile arama
Bir yolunu buluyor, basıyorlar yarama.
Haykırırken ezanlar, beni beklerken salah
Zayıf düştü iradem, tutukluk yaptı silah.
Fâniliğe şahitken aynadaki suretim
Daldım dünya zevkine, bağlandı basiretim.
Ne zaman görse nefsim, göğsünü gere gere
Belki binlerce kere seriverdi mindere.
Harcadığım her nefes olsa da hebâ, ziyan
Sen Settarsın, setreyle, hatamı etme âyan.
Ey garipleri Duyan! Batsam da sıkça kire
Tut elimden, yol göster, yardım et bu fakire.
Batıl ile arama bend-i muhkem öreyim.
Her zerreyi nazarda varlığını göreyim.
Muhtâc etme kimseye, düşürme el ayaktan
Ayırma doğruluktan, tevâzudan ve haktan.
Tamahkârlıktan uzak, kanaatkâr kul eyle
Dilimden döküleni gönül yapan bal eyle.
Bakış ver ferâsetli; hayrı şerden ayıran
Ne zulmeden olayım, ne zâlimi kayıran.
Yere bassın ayağım; kibir dağlar aşmasın
Dil adını anmaktan, bir an dahi şaşmasın.
Öyle nüfûz etsin ki kalbime takvâ, verâ
Irak olsun dilime, yalan, gıybet, iftira.
Geçmesin bir tek lokma, haramsa boğazımdan
Eksik etme huşûyu, tövbemden, namazımdan.
Sen Tabib-el Kulûb’sun, sensin her derde devâ
Öyle bir imân ver ki, ne hırs kalsın ne hevâ.
Hasretle gül beklerken zakkum çiçek açmasın
Bahar gelsin Yurduma, huzurumuz kaçmasın.
Sarmadan bedenleri etkisi habis urun
Kurtar bizi içinden fitne denen çukurun.
Şehit kanı kokarken bu Vatanda her karış
Serâb olmasın dostluk, kardeşlik, birlik, barış.
Göklerde sancağıma hüzün gölge etmesin
Kastı kötü olanın buna gücü yetmesin.
Gör ki gözümde yaşım, damla damla nedâmet
Sen Rahmansın Yâ Rahim, el amân, merhamet et!
Rahmetinle yarlığa, kusurlarıma bakma
Bana belâ bir ben var; beni bana bırakma!
Alnımın akı ile her engeli geçeyim
İman ile, Kur’an’la bu âlemden göçeyim.
Telkinim verilirken, hitam bulmadan sabrım
Cennet bahçelerinden bir bahçe olsun kabrim.
Ne mahzûn bırak beni, mahşerde arasatta
Ne de kaysın ayağım ince keskin sıratta.
Çarpılmasın yüzüme sefil amel defterim
İnâyet et, bağışla, Ey Rahmeti bol Kerim.
Ayırma dostlarımdan, sevdiklerinle cem et
Muttakî kullar ile, Velî’lerle hemdem et.
Liva-ül Hamd altında bana da bir yer olsun
Umduğuma nâil et; ne gam ne keder olsun.
Haram kıl cehenneme, bedenimi yakmasın
Resûl tutsun elimden, bir daha bırakmasın.
Razıyım karanlığa günümün gündüzüne
Varsın darlansın dursun ölüme dek bu ruhum
Yeter ki doya doya bakayım gül yüzüne
Şefaat-i Resul’den eyleme beni mahrum.
Muhammed Mustafa’yı cennette bana yâr et
Sevgimden selâmımdan rûhunu haberdâr et.
Her Emr-i İlâhi’yi dimağıma tâc eyle
Kıyam’ım, rükûm sana; secdemi Mî’râc eyle.
Son dileğim, Yâ Rabbi, secdelere varırken
Tüm günahım silinsin tan yeri ağarırken.
.
Rahmetinle yarlığa, kusurlarıma bakma
Bana belâ bir ben var; beni bana bırakma!
Mecit AKTÜRK
Berlin, 25.05.2014
Sayfamı ziyaret eden siz değerli dostlarımın Mübarek Mî’râc kandilini kutlar, Rabbimden, bu gecenin tüm insanların, İslam Aleminin, müslümanların hayrına vesile olmasını, ülkemize birlik ve milletimize huzur getirmesini dilerim...