8
Yorum
27
Beğeni
0,0
Puan
2347
Okunma

eğri büğrü vakitler..
başkaydı
topu topu evvel zaman masalları büyürdü
göçlerin zakkum ağaçlarında
bir duman ve yıkık bir tütün sarısı kaplardı geceyi
boşluklarda yüzen enteresan umutlar düşerdi denizin sularına
ben yorgun bir aşkın sahipsizliğinde ağlardım
yağmurun o inatçı ıslak kalabalığına karşı...
uyuklayan trenler geçerdi
sabah ezanına rast gelen
havalandırmalı hayatlar görürdüm pencerelerinde
bazen küçük bir çocuğun
hiç tanımadığım elinde tadardım pamuk şekeri bulutları
genç bir kız zatüreli sevdasından son uykusunu salardı
umuda çeyrek kalmış yelkovanla akrebe..
ağlamak kadar keskin bir şüphede bulurdum bazen kendimi
sazlıklardan havalanan göç yollarını karşılardım göz yaşı vakitlerde
adsız romanlar yazardım gün dönümü suskunluklara
ve koynuma doldurduğum yıkıntılarla
mavi vadilere giderdim kimselere duyurmadan...
kırsal şarkılar besteledim başımın dik rüzgarlarıyla
şehrin duvarlarına yakışan notalarla söyledim avaz avaz
caddelerden geçen sonbaharları iliştirdim mısralara
ve kışın o puslu havasında denizin üzerine yazdım şiirleri
ayrı düşler kuran insanların avucunda gizledim umudu
yorgundum biraz
birazda kendimden uzak
türlü türlü yaşamlar gözledim gecenin en suskun anında
eridikçe ruhumun kasvetli yalnızlığı
hiç pişmanlık duymadan
koca koca resimler çizdim yoksulluğun vatanına
ve son bir mektup yazdım
yüreği katar sevdalara..
umudun asla yok olmadığı dünyaya...