3
Yorum
19
Beğeni
0,0
Puan
1564
Okunma

Ah…
Ey y a r!
Biçimsiz bir hal aldı bu dilimdeki efkâr
Sevdanın en derininde filizlenen rayiha
Yükselir de Sema’ya;
Kendini inkâr eder kalbim:
Doruklara seni fısıldar güneşin en olgun saati
Mevsimlerin bakirliğine inanırken
Aşk her mevsim çöl ayazını rüyalarıma taşıdı
Kendimi reddettiğim fırtınaların nabzını tutarken buldum
Ki her şey kıvamında
Ki göz kırpıyordu yıldızlar
Birden bire durağanlaştı gök
Güneş yüklü akşam kırık dökük
Kına kızılı gazel bıraktı avuçlarıma
Sular mı yetişti imdadıma
Yoksa zehirli çiy tanelerimi bilemedim
İkindilerin solgunluğunda biriktirdim
Eski bahçemde uğuldayan erguvanlara içireceğim
Ey y a r!
Bilmediğim görmediğim cinnet karışıyor sessizliğime
Katil bir telaşa bürünüyorum
Umut yaprak dökümünde
Güller çiçekler göz kırpıyor topraktan
Gökyüzü bana; gel kardeş ol der gibi:
Bir sızıntı dolaşıyor tenimde:
Bir inilti kursağımı gıdıklıyor
Bezgin ruhum mevsim dönencelerinde
Geziyor Nevbahar ülkesini
Göklerin zaptına Nihavent şiirlerle düşüyor
Mavi göğü okşuyorum.
Kirpiklerinin buğusudur bana Şiraz bahçelerini gezdiren
Uç(urum)larda öbür yarısını arayan mecnun gibi..