12
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
1739
Okunma
Sır tutmaz aynalara yenildiğinden beri yüzüm
Dilsiz kuş ıslığında cana değen damlalarım
Nem tutmaz bulutlarıma inerken göze dolmayan yaşım
Öyle muhtacım ki
Susuzluğumun teyemmümüne
Güneşin doğuşu kadar tenhalıktır
Son kuşların taşındığı topraklarım
Mevsimin çırası yanarken kaburgam arasında
İnce belli sızım demleniyor ocak başı efkar ile
Ne çok dünde bırakmışım saklambaçları
İki gözünden sol göğsünden vurulurken uçurtmalarım
Takvimden günler bir bir düşerken
Dile gelmeyen söze değiyor üşümelerim
Güneşin yangını günü ısıtmaya meylederken
Uçuk renkli bir ezber kanıyor dudağımdan
Şefkat eksikliğim akıyor ağzımın kıyısından
Öyle özledim ki annemin bir damla sütünü
Ne çok büyümüşüm farkına varmadan
Öksüzlüğümle uyurken yaşlı sunaklarımda
Bir aralık daha okşuyor saçlarımdan
Kelebek gülüşlü deli bir yel eserken penceremde
Serçeler havalanıyor badi parmağımdan
Hangi intiharı alsam ipten
Darağacım seriliyor beşiğimin üstüne
İçimde iştahı kabarmış mütevazı bir kurtçuk
Ve bir aralık kalıyor sustuğum yerlerde
Ah kalbim !
Adımlarım titriyor koştuğum yarınlarda
Şimdi alnından öpmek vardı bir önceki istasyonları.....
Bir Aralık / 2013
5.0
100% (19)