arka sokak
soluğu sıklaşmış bir kış ağrısı
beyaz duvarlarda sıcak günlerden kalma
gölgesini uyutmuş yansımalar
yüzü kayıp bir şehrin oyunsuz anıları
ve birden bire
öpüştüğümüz gelir aklıma
dalı kırılmış ağaç
ve yalnızlığına tutunarak
uzaklara gitmeyi istemiştik
ellerin dokunup geri çekilirken
içimde bir istasyon kuytuluğu
ürpermeler serin batan günün sancısı
hep birlikte
tükenmiştiniz
arka sokak
söğüt dal ve
bulutlu gök
solgun sonbahar tiradı dudaklarında
karanlığa batan
yıldızlı melodiler
ve pembe batıkları ile koca bir geçmiş
göğsüne eğildiğinde
gitmiştiniz
beyaz örtüler bırakarak içimde
her kar damlası cama
ve kalbime yapışan kristaller bıraktı
kızgın rüzgarların ektiği
üşüyen anılarımı ısıtmak için ışıklar astım
çiçeklerime
o
yalandı büyüler tiyatrosu
hapsolmuş renklerin geçidinde
arka sokak
içi boş ve kalabalık
şemsiyeleri ile akan nehirlere benziyor şimdi
ne kıyısı kaldı ne de yarası ağaçların
yalpalayan boşluğun uğultusu
sahi
bu kadar uzun muydu saçların.