5
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
1592
Okunma
“Ruhun elinden alınırken yalnız olmayacaksın dediğinde
Çoktan aklımın kuytularına yerleşmişti bile şeytan”
I
-Nefes önü sohbetleri-
Gözbebeklerinde sabahları kilitlediğim kavimler yok oldular
Şeffaf kelimelerden yarattığım kaoslarda
Onlar ki rüyalarına açtığım kara delikte gördükleri
Seremonilerde buldular en saf şehvetleri
Ve bununla beraber
Yaprakların yeşil tonları bürüdü tüm hayallerini
Zaman sağduyusunu yitirip çıldırdı ellerinde
Aciz kaldılar
Utandılar
Ağladılar!
Geçmiş ve gelecek olan tüm hayatların başına iki baykuş diktiğim gün
Sinmişti üstüme tabutumun kadim kokusu
Birisi öldürdü diğeri diriltti mevsimleri
Ve sol elimle naifçe bıraktığım kışlarda varoldu hep keskin hazlarım
Bu yüzden kalbime hiçbir aşkın mübah olmadığını bilemedi
Asırlar boyu inançlarını eşelediğim
Dişiler ve rahimlerinde taşıdıkları erkekler
Biriktirdiğim kerahat vakitlerinde meftun olup kandılar uysalca
Kulaklarına fısıldadığım en şefkatli nağmelerime
Oysa ki her birinin teninden
Tırnak diplerime doldurduğum cehennemi besliyordum
Göremediler
Duyamadılar
Ağladılar!
II
Ölüm arkası efsunları
Kaderlerinde yeşeren karanlığın karşı konulmaz sırrı ile
Düşüncelerinin saçakaltı sevişmelerinde ölürken ruhları
Günahlarımın üryanlığında soyundu ihanetlerim
Örselenirken tüm bilgelikleri gizli kanyonlarında
Lanetimin kusursuzluğunu gizleyip çoktan tüketmiştim umutlarını
Evet bendim duygularına cüzzam zerreleri serpiştirip
Kalplerini toprağa girmeden çürümeye terkeden
Ve evet bendim
Tenlerinde peydahladığım ateşle yerlebir ettiğim
Her şeyden habersiz yaşam sığınaklarını muştuladıkları fahişe
Şimdi maskemin ardından bakıp esaret altında inleyen acizliklerine
Diyorum ki
Bilemezdiniz şifalı yağmurların gök Tanrısı tarafından
Benim iznimle zehirlendiğini
Bu yüzden suçlamayın arzularınızdaki içselliği
Duyabildiğiniz her şarkının zindanında…