5
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
2002
Okunma

Tanrıların dillerindeki kutsal diatessarona eş olarak
Ellerimde taşıdığım kundaksız kız çocuğunun çığlıklarıyla yankılandı
Arşın ortasındaki kuyu
Sonrası
Ucube ruhlu zayıf bedenli bir keşişin anlattığı masaldan ibarettir…
…
Sol omuzuma dokunduğunda doyumsuz nefesi
İpeksi düşlerini ısırdığım bir ölümlünün
Rüyasını yeni terketmiştim
Saçlarıma dolanan davetkar sesiyle gel dedi
Günbatımında helak olan inancın ganimeti sayılan
Hazzın yatağına
Gökkuşağının altında oynaşan ürkek cüceler şahitti
Doyumsuz zaafların vaadiyle başlayan ritüelin
Gümüş tepsilerde sunulan acımasız düşlerle süslendiğine
-Karşılıklı nefes alış veriş-
Çıplak bedeninin üstüne örttüğü yemin ile
Açarken lacivert labirentin kapısını tutku
Mezarına geri dönüş yolunu bulamayacağını anlamıştı
Parmakuçlarına değen kaderin kıvılcımlarına aldırış etmeden
Duyduğu ulumanın izinde yürüdü
Lekeli dillerindeki kusurlu tasvirleriyle ona eşlik etti
İki öksüz duygu
Ta ki
Güçlü bedenindeki gri tüylerinin arasına parmaklarını daldırana dek
Buz kokan gecenin perdesi aralanmıştı artık
Dudağındaki ateşi zerk etmek için
Boynuna eğildi aşk
Çıplak ve yeminsizdi
Kendi arzusuyla bırakınca ruhunu
Ölümün dayanılmaz sıradanlığına
Bir avuç acının içinde gizlenen huzurla açtı gözlerini hayata
O günden sonra bıraktı ikisi de
Görmek için bakmayı
Konuşmak için ses çıkarmayı…