4
Yorum
16
Beğeni
0,0
Puan
1739
Okunma
Tüm kehanetlerimi gördüğüm sanrılarımdaki gizli olana aleni itiraftır...
Sol yanımdaki melek şahidimdir
Gece gözlü çocuğun masumiyetini kirletmemek için çok direndim…
Sınırları
Yüzlerini yosunla örten kayalarda
Karşımda somurtarak oturmuştu şansı
Henüz yağmur içip
Hiç yaftalı bir cesedin başından kalkmıştım
Yarım asır evveldi…
Aramızda bir gün boyu devrilmişken
Bir rüyayı tam orta yerinden kıracak
Günah sevap ikilemi yokladı ruhumu
Hangisi daha arsızdı
Kızıl bir şafağın boşluğunda oyunlar oynamak mı
Yoksa
Mahrem masalların gri tonlarında savaşmak mı?
….
İki kış’ın ortasında öptüğümde şehvetini
Pelerinaltı çığlıklarıydı hatırladığım tek arya
Acılarını yok sayarak sağdığım yaralarından besledim
Tütsüsü bedenime zerk
Portakal ağaçlarımın köklerini
Bileğime bağlı şeytanım dolaşırken kalbinde
Şakağına üflediğim ninnilerde uyuttum aklını
Kör uçurumlara öykünmeye meyletti
Hiç uçurtma uçurmamış çocukluğu
Ve nihayetinde solarken inancının ışığı
Bilemedi
Bazen bağırarak anlatılan gerçeklerin kutsallığının
En mükemmel maske olduğunu
İşte bu yüzden
Cehennemde kurulsun mahkemem
En koyu engizisyon yargılasın ruhumu
Sırf şiddetimle sevdiğim için tutkularımı
Evet
Araf dışına sürgün etsin beni
Kasıklarında aşk lekesi taşıyan aziz
Ve sen
Sevgili sessizliğim
Bileklerimden boşalırken zifte bulanmış hayatım
Bilgeliğimin huzura kavuşabileceği bir şarkı fısılda
Alnımdan ayaklarımın dibine kadar beni ıslatacak bir şarkı mesela…