4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
870
Okunma
Gecenin en kuytu sessizliğinde
Yıkık, dökük hatıralardır yolumu kesen
Yok oluşun labirentlerinde
Paslı çivilerini uzatan hasrettir Ellerini boğazıma dolayan
Şimdi sen yoksun;
Bana uzanan ellerdir yalancı
Bana bakan gözlerdir yalancı
Bana gülümseyen yüzlerdir yalancı
Umutlarımı oyuncak yapan,
Bana ümit veren sözlerdir yalancı
Gidişin arkasına rastlar ölümüm
Ben zaten sensizliğin koynunda açan gülüm
Biter azabım dönüşünün arifesinde
Yanan kent duraklarında, yağmurum ellerinde
Yüreğin yüreğime uzanırdı gözlerinde
Tabiri caizse güller kanardı kalbinden
Seni sevmek olmasa dayanamazdım çaresizliğe
Belki de bundandı tutacağım dalın sağlam oluşu
Sevgiyse varlığın, yokluğun ötesinde
Mızrak olmuşsa acılara yıkılmaz yüreğin
Hadi vur ölümleri, yaşayabildiğin kadar!..
Kar yağmış bu şehrin yaralı göğsüne,
Nefes alamıyor sanki dumanlar sarınca ufkunu
Ben gözlerimdeki yağmura kızıp
İnadına doğacak güneşi bekliyorum penceremde
Bu kadar yalan kokmasaydı hayat
Ben, gitme dedikçe sen giderken
Umudu sürerken ülkemden
Karanfil ağlarmış dalları titrerken
Düşündün mü hiç,
Vuslat neden korkarmış ayrılıktan
Aşk ve sevda, öksüz kalmasın diye
Benimde yalnızlığım bunun için kutsaldır
Sen yerini doldurduğun gün bitecek çünkü!
Niye bu kadar güzelsin?
Ruhunun güzelliği yüzüne vurunca,
Dudağında ki gül kokan tatlı tebessüm
Senin için ölmeyi bile güzel yapıyor.
13.12.2005
Hüseyin Özbay